31 Mart 2010 Çarşamba

O SENENİN MODASI


Takımlar farklı, renkler farklı, üretici firma bile farklı (Biri Puma diğeri Umbro). Ancak aynı sezonda, hemen hemen aynı tasarımı paylaşmış Galatasaray ve Beşiktaş. Gerek ortasında rengin kenarlara doğru gittikçe kaybolması, gerekse bütün logoların ortada toplanması bu 2 formanın birbirine, kalıpları falan alakasız olmasına rağmen, çok benzediğini gösteriyor. Her 2 forma da 2003-2004 sezonunda giyildi. Zamanının modası diyelim.

30 Mart 2010 Salı

PARÇALI BASKETBOL FORMAMIZ DETAYLI RESİMLER

Blog futbol ağırlıklı olmasına rağmen, Galatasaray Formaları deyince her şubemizden formaları tanıtmamız gerektiğini düşünüyoruz. Pek ağırlık veremesek de arasıra bazı başlıklarda, diğer şubelerin formalarına da değinmiştik geçmişte. Blog takipçilerinden Ahmet Can Solmaz bize Parçalı Basketbol formamızın detaylı resimlerini göndermiş. Mutlaka ilgilenenler olur ve detaylı resimlerini görünce satın almak isteyen olur diye, blogda paylaşayım dedim. Ahmet Can Solmaz'a güzel paylaşımı için teşekkür ederim.





29 Mart 2010 Pazartesi

ALİ SAMİ YEN STADI ANISINA ÇUBUKLU FORMA FİKRİ


Dün maç öncesi Ali Sami Yen nostaljisi yaptık. 2 alt başlıkta Ali Sami Yen'in doğuşu ve takım ile, henüz inşaat halindeyken çekilmiş fotoğraflarını paylaştık sizlerle. Dün gece yatarken kafamda bir flaş çaktı, acaba dedim... Ali Sami Yen Stadı'nı gelecek sezonun 2. yarısında bırakacağız. Ocak gibi TT Arena'ya taşınacak kulüp. Yani Ali Sami Yen Stadı'nın 1 seneden az bir ömrü kaldı. Galatasaray ile özdeşleşmiş, mabedimiz haline gelmiş stadın son senesini yaşıyoruz. Bizim tarihimizin büyük bir parçası olan stadın son senesi hatırına, formanın bir yerlerine ASY Stadı logosu işlenecek mi acaba diye düşünüp duruyordum daha önceleri. Mutlaka böyle bir şey yapılması gerekli. Yani hiçbir şey olmamış gibi TT Arena'ya geçemez kulüp, mutlaka 1 sezon da olsa, anısını yaşatması lazım formalarında.


Derken, daha sonra dün koyduğum resimler aklıma geldi. Henüz inşaat halindeyken ve de yeni bitmişken, takım ile çekilmiş fotoğraflara baktım. Her 2 forma da birbirinin aynısı. Kalın çubuklu ve ortadaki bantı sarı. Oldukça karakteristik bir forma. Çubuklu, ancak Fenerbahçe çubuklusu gibi ince çubuklu değil. 1963 ve 1964 senesinde çekilmiş bu 2 fotoğrafa bakınca ve gelecek sezon çıkması muhtemel bir çubuklu forma olacağını düşünerek, acaba Ali Sami Yen ile çekilmiş ilk fotoğraftaki 47 senelik formanın günümüze uyarlanmış bir versiyonu mu yapılacak acaba diye düşündüm. Böylelikle o ilk resim ve gelecek sezon çekilecek olan son resimde aynı tasarıma sahip formalar kullanılmış olur. Hatta aynı şekilde dizilip o senenin bir nostaljisi yapılabilir ve ASY'yi aynı tip bir formayla uğurlamış olur takım. Yani kısacası bu resimlerde görülmüş olan ve ASY ile çekilen ilk takım fotoğrafındaki forma, ASY'nin son senesi sebebiyle tekrar üretilebilir mi ?


Herkes gelecek sezonun Super Kupa'nın 10. yılı sebebiyle o formaya benzeyen bir forma tasarlanacağını düşünse de, ben Ali Sami Yen'in son senesi hatrına o ilk resimde görülen formanın tasarlanabileceğini düşünüyorum. Müthiş de bir düşünce olur. Hiç sevmediğim çubuklu modelini oldukça da benimserim.


Tabi bu benim tahminim. Kesin öyle bir forma yapılacak diye birşey yok. Formalar çıkana kadar biz tahmin yapmayı sürdüreceğiz. Ben olursa, ne kadar müthiş bir düşünce olacağını göstermek adına, sadece dün gece aklıma gelen bir fikri yazdım. Tasarım yapanlar da bir 2 bu tarz forma tasarlayabilirler.


Sizce de güzel olmaz mı ? Formalar artık tasarlandığı için değişme imkanı yok, bu sebeple tek şansımız onların da aynı şeyi düşünmüş olması. Yorumları bekliyoruz...

KORSAN KİM ?

Yazı uzun ancak önemli, okumanızı öneririm

7 yaşımdan beri maçlara giderim. Kapalı dışında hiçbir tribüne gitmedim. 99-00 sezonunda, tarihimizin en güzel sezonunda, tesadüf ilk kombine biletimi almıştım. 05-06 sezonuna kadar da düzenli olarak kombinemi aldım. Olimpiyat stadına bile 1-2 maç dışında ful gittim. 06-07 sezonunda, 6 sezon sonra ilk defa kombine alamadım. O sezonda Gerets olayı, daha önceki birikimler ile birleşerek ve tribünün en güzel günlerini gören birisi olarak değiştiğini düşünerek, eskisi kadar zevk almadığımı ve almayacağımı anlayıp, maçlara gitmemeye karar verdim. 06-07'de ve 07-08'de birkaç maça bilet alarak gittim. Geçen sene ve bu sene, 2 senedir hiç maça gitmedim. Kendim ile ilgili şeyleri yazmayı sevmem, bugüne kadar da yazmadım zaten. Kimi ilgilendirir ki sonuçta bu ! Ancak yukarıda yazdıklarım bir kenarda akıllarda bulunsun.

Son 2 seneyi saymazsak, maçları hep stadda izlemeyi seven biriyim. Ancak hiçbir zaman "tribüncü" olmadım. Hiçbir gruba, tayfaya dahil değildim. Hiçbir zaman, hiçbir grubun ürününü almadım. Sakın kötü bir şey söyledim gibi algılanmasın. Ben de onlarla coştum, onlarla üzüldüm, keşke öyle bir kültürüm olsaydı, ama olmadı. O gruplarla olan bağım sadece birkaç dostla sınırlı kaldı. Ancak pek çok şeyi takip ettim. Beni üzen şeyler. Beni artık staddan soğutan şeyler. Bunlarla kimi zaman bizzat karşı karşıya kaldım, kimi zaman da kalanlarla konuştum.

Ben Galatasaray'ı çok seven biriyim. Dedemden babama, babamdan bana aşılanan "saf" bir Galatasaray sevgisine sahibim. Ne yönetim, ne de futbolcu beni alakadar eder. Varsa yoksa Galatasaray ve futbol. Gelenler, gidenler, işlerini gerektiği gibi yapsınlar yeter. İster başarılı olalım, ister küme düşelim. Yeter ki onlara inanayım. Onlara inanmak istemem, onları sevmek ile ilgili değil, sadece Galatasaray'ı sevmek ile alakalı. Kısacası demin de dedim, ben Galatasaray'ı işte böyle "saf" şekilde severim. İçine hiç birşeyi ve hiç kimseyi katmadan...

Cumartesi günü ultrAslan Avrupa'dan arkadaşım bu maç için Almanya'dan geldi. Onun tayfasından dostları ve Avrupa'nın çeşitli ülkelerinden sadece bu maç için gelen Galatasaray sevdalıları ile epey uzun bir süre, yaklaşık 5 saat çadırda takıldık. Galatasaray Store'a girdik çıktık, arkadaki Cafe Crown'da tayfa ile muhabbet ettik. 2 senedir Tribün ile alakam kalmamıştı ve acayip keyif aldım. Dostlar, o gün yaşadıklarımın tek keyifli yanıydı zaten. Bir kaç hikaye paylaşayım. Kimisini ben gördüm, kimisini dostlar anlattı. Hiç bir Galatasaray blogunda da bu hikayeleri görmedim. Bunlar hiç yazılmadı. Hepsi de eminim 2 senede benden çok daha fazla maç ve derbi öncesi stad çevresinde bulunmuşlardır. Elbet görenler, duyanlar olmuştur. Ben 2 senedir ilk defa gittim ve neler yaşadım. Galatasaraylı olmak bunları saklamak değildir, Galatasaraylı olmak bunları yazabilmektir. Ben takımımı seviyorum, belki herkesten çok seviyorum ve bu yanlışların yazılması gerektiğini düşünüyorum. Neyse başlayayım artık;

Her yerde bas bas bağırıyorlar GS Bonus kredi kartı alın edin vs... Bu karttan sen para harcadığın zaman kulübün para kazanıyor. Takımına katkı yapmanın en basit yolu. Hepimiz kredi kartı kullanıyoruz. Madem kullanacağız, bari kulübün de kazanacağı bir kart olsun değil mi ? Tabi bizim yaptığımız bu kıyağın karşılığında kulüp de bize kıyak yapıyor ve GS Bonus üyelerine diğer bütün taraftarlardan önce satış yapılıyor. Derbi öncesi 40 kişilik GS Bonus sahibi taraftar, herkesten önce bilet alabilmenin sevinci ile biletix'e koşuyor. Satış başlıyor, bir süre devam ediyor ve bir anda site kilitleniyor. Site açılıyor bir süre geçiyor ve bilet kalmadı deniyor. O 40 kişilik ekip şaşırıyor. Gişeye sorduklarında bilet kalmadı, bütün biletler tükendi deniliyor. İsyan ediyorlar, hemen stadın yanındaki yönetim binasına yürüyorlar. Tam da o sırada bir yönetici giriyor binaya. Taraftarlar yöneticiye durumu anlatıyor. Diyorlar biz GS Bonusluyuz, ancak daha biz bilet alamadan bütün biletler tükendi, nasıl olur bu diyorlar. Biletix'e göre bilet kalmamış, yani artık isteseler de maça gidemez bu 40 kişi değil mi ? Ancak öyle olmuyor. Yönetici bir kişiye talimat veriyor ve burada olan bütün taraftara bilet verin diyor. Bir anda Biletix'e göre tükenmiş gözüken biletlere kavuşuyor taraftarlar. Yanlış anlamayın, o yönetici kendi bölümlerinden falan ayırtılmış değil, satışa çıkan eski açık, yeni açık, kapalı biletlerini gişe fiyatından, o 40 kişiye satıyor. E hani bilet yoktu, hani tükenmişti ?

Cafe Crown'da bütün Avrupa tayfası oturuyor, kimisi bilet arıyor, kimisi de bizim gibi sadece maç öncesi kahvesini içip keyif yapıyor mabedinin yanında. Tabi biz kalabalığız ve karaborsacılar için müthiş avlarız. Ancak yerimiz neresi ? Biz Cafe Crown'un iç tarafında oturuyoruz, dışarıda değiliz yani. Yanımıza bir garson yaklaşıyor, evet garson ! Oranın çalışanı bu adam. Galatasaray için de çalışıyor bir nevi. Bana soruyor "Bilet lazım mı abi"... Stadın önünü geçtim, GSstore'un içi, yönetim binasının kapısının önü, onlarca it kopuk karaborsa bilet satıyorlar, ONLARCA KİŞİ. Her taraftarın kimlik bilgisini vererek, sadece 1 tane alabildikleri ve tükendi denilen biletleri satıyor bu adamlar. Yüzlerce, hatta binlerce bilet karaborsacı çapulcu, tinerci bozması, birilerinin abi, reis dediği abuk subuk tiplerin elinde. Binlerce bilet ve binlerce Euro ! Bana dışarıda bilet satmaya çalışan kişiyi biraz sonra GSstore'un içinde çalışanlarla konuşurken görüyorum. Ama öyle bir konuşma değil, sıkı fıkılar. Belli her maç beraberler, takılıyorlar. Daha sonra Cafe Crown'da elinde paraları sayarken, yudumladığı çayı ile birlikte görüyorum aynı adamı.

Şimdi bana birileri bitti denilen ve sadece tek kişinin tek bilet alabildiği bir durumda, sadece bir kişinin torbasından çıkan düzinelerce bileti açıklasın. Birileri bana bitti denilen, kalmadı denilen biletlerin nasıl tek bir yönetici talimatı ile tekrar satılabildiğini açıklasın. Birileri bana sene başında havalara atılan beleş kombineleri açıklasın. Birileri bana neden bütün dünyada uygulanan maç başına bilet istatistiğinin buralarda tutulmadığını açıklasın. Birileri bana GSstore çalışanının kankası olmuş kişilerin GSStore içinde, yönetim binasının önünde nasıl karaborsa yapabildiklerini açıklasın. Bu adamlara bu biletleri kimler veriyor satsın diye, açıklansın. Kalmamış denilen binlerce bilet nasıl ve kim sayesinde bu adamların elinde ? Kulüp buna çare bulmuyor mu ? Yoksa kulüpten birileri, kulübe mi ihanet ediyor ? Galatasaray adının altında karaborsacılar mı besliyorlar ? Onlara, satılması ve ekstra gelir sağlanması için bu biletler mi veriliyor ? Kulüp içinden birileri bu pis işlerin içinde mi ? Ben merak ediyorum ve soruyorum, kesinlikle hedef gösterip suçlamıyorum, "birileri" diyorum. Kulübün de haberinin olmadığı "birileri"...

Cumartesi gördüğüm pislikler bu işlerin boyutunu anlamamı sağladı, öyle açık ki yaşananlar. Ben orada 5 saat durdum ve o 5 saat yetti. Neden hiçbir yerde bu konu hakkında yazılmış bir şey görmedim ? Soğudum abi, ha 10 atmışsın Fenerbahçe'ye, ha 10 yemişsin Fenerbahçe'den. Ben Cumartesi günü nefret ettim yaşananlardan, başlamışım maçına...

Bunun formalarla ne alakası var değil mi ?

28 Mart 2010 Pazar

BELKİ DE SON MAÇ - ALİ SAMİ YEN NOSTALJİSİ


101 yıldır oynanan dev derbiye saatler kala, bu kez Ali Sami Yen Stadı nostaljisi yapalım. Kadıköy'deki ilk maç öncesi, formalar ile ilgili güzel bir nostalji yapmıştık. Bu sefer kendi sahamızda, ligin belki de kaderini etkileyecek dev derbi öncesi Ali Sami Yen Stadı'nın bebeklikten yaşlılığa giden evresinden, eski yıllardan kesitler sunalım sizlere.

1936 yılında ilk temeli atılan Mecidiyeköy Stadı Ali Sami Yen Stadı ile aynı yerde bulunuyordu. Eskiden dut ağaçlarının olduğu bölgeye 1936 yılında stad yapma kararı alınmış ve yapımına yavaş yavaş başlanmış. Yavaş diyorum, çünkü 1945 yılında sadece tek tribünü varken, ilk maça çıkılmış burada. Stadın tamamlanması ise 1947 yılını bulmuş. Resimde gördüğünüz ufak stad tam 11 senede tamamlanabilmiş. İşte Mecidiyeköy stadından 1-2 kare.


1947

Daha sonra 1960 yılında; Galatasaray'ın efsanesi, cehennem haline gelecek olan, nice dev kulüpleri çimlere gömdüğümüz Ali Sami Yen Stadı'nın inşaatına başlanmış, 20 Aralık 1964 tarihinde de Türkiye Bulgaristan maçı ile kapılarını açmıştı. Ali Sami Yen Stadı'nın son senesindeyiz. Yaşlı Aslan gelecek sene bu tarihlerde yerinde olmayabilir. Ama her birimizin yüreğinde daimi bir mekana sahip olacak. Yapım aşamasındayken Galatasaray Futbol Takımımız ile vermiş olduğu pozları da bir hatırlayalım.

1963

1964

1966

1982

2009

Bugün belki de Ali Sami Yen'in göreceği son Galatasaray Fenerbahçe derbisi. Ona layık olmamız lazım.

27 Mart 2010 Cumartesi

METİN OKTAY HATIRA T-SHIRTLERİ SATIŞTA



15 Şubat günü buradan sizlere Metin Oktay Hatıra formasının tekrar satışa çıkacağını duyurmuştuk. Bugün derbi öncesi uA Avrupa tayfasından, derbi için Almanya'dan gelen arkadaşımla çadırda buluştuk. Maç öncesi bir nabız yokladık. Gelmişken de girip içeri bakalım dedik. Metin Oktay hatıra formalarının satışlarına başlanmış. Şubat'taki yazımızda bu anı formalarının yaz kreasyonu için çıkarılacağını söylemiştik. Yavaş yavaş yaz modelleri de gelmeye başlamış. Bunlardan ilki de Metin Oktay hatıra forması olmuş. Dışarıdan bakınca bir önceki halinden pek bir fark yok, ancak dokunduğunuz zaman formanın yaz için tasarlandığını anlıyorsunuz. Kumaşı ince, yazlık tişört kumaşı.

Bende bir önceki versiyonun uzun kollu hali var. Onun kumaşı epey kalın. O versiyonun kısa kollu halini incelemedim, ancak kumaşının farklı olacağını zannetmiyorum. Bu yeni versiyon ise bildiğiniz tişört. Sadece tasarım olarak, parçalı V yakalı bir tasarım seçilmiş ve bir de sırtta beyaz 10 numara ve göğüste eski arma mevcut (dikiş). Yoksa forma olmaktan oldukça uzak. Biz bir önceki versiyona forma değil diye söverken, iyice uzaklaşmış bu versiyon.

Eğer bunun bir hatıra forması olmadığını kafanıza oturtturursanız ve ona bu gözle bakmazsanız, oldukça başarılı bir çalışma. Zaten yaz sezonu olduğu için, ince kumaş yapılması güzel olmuş. Al bütün yaz giy, süper. Ona bir tişört gözüyle bakarsanız şahane olmuş. Çok beğendim ve alacağım. Fakat benim istediğim gibi, eğer siz de bir hatıra forması istediyseniz bugüne kadar, çok beklersiniz diyeyim size.

26 Mart 2010 Cuma

GELECEK SEZON FORMA TAHMİNLERİ #1

2010-2011 Sezonu formaları tanıtılana kadar biz tahminlere devam edeceğiz. Ayrıca tasarımcıların arasından beğendiğimiz ve verdiğimiz bilgiler doğrultusunda tasarlanan formaları da mümkün olduğunca burada paylaşacağız. Amacımız taraftarların kafasında biraz şekillensin formalar.

Biz gelecek sezon formalarının sadece ana renklerini biliyoruz. Tasarımını, kalıplarını, detaylarını, şortları-çoraplarını, kısacası ana renkleri dışında başka hiçbir ayrıntısını bilmiyoruz. Bu sebeple yayınladığımız formalar sadece ana renkler ve tasarımcının kendi fikirleri doğrultusunda tahmini olan formalardır. Bu formalar tasarım blogunda, gelecek sezon forma tahminleri özel bölümünde de sergilenecek. Hem kafanızdaki apayrı formaları, hem de gelecek sezonda verilen bilgilere göre tahmini olarak tasarladığınız yeni sezon formalarını böylelikle ayrı sergilemiş olacağız. Yeni sezon tahmini formalarınızdan beğendiklerimizi de ana blogda başlık açıp sergileyeceğiz.

Serimize sevgili Okan'ın tasarladığı formalar ile başlıyoruz. Home, away ve 3rd formayı tasarlamış. Formalar göz atalım;

Parçalı Forma


Tam parçalı şeklinde tasarlanmış, V yaka. Beyaz şort ve kırmızı çorap kullanılmış, yani olması gerektiği gibi. Kırmızı çorap kullanılır mı bilinmez. Pek zannetmiyorum açıkçası. Formanın diğer bütün özellikleri yapılabilir gözüküyor. Benim fikrime göre de V yakalı bir Parçalı tasarlanacak. Yakalı bir parçalı formayı 100. yıl formasını saymazsak en son 12 sene önce giymiştik.

Aslan Figürlü Krem Rengi Away


Bize gelen mail doğrultusunda away formamızın krem rengi ve üzerinde bir aslan figürü olacağını sizlerle paylaşmıştık. Bu bilgiler dışında başka bir bilgimiz yok. Burada benim merak ettiğim aslan figürünün nasıl olacağı. 1000 çeşit tasarlanabilir. Okan bu away formada aslan figürünü böyle düşünmüş ve formaya işlemiş. Bana göre de Adidas çizgileri kırmızı olacaktır. Şortu beyaz düşünmüş, gayet de yakışmış. Benim isteğime gelirsek, kırmızı veya aslan figürünün koyu tonunda da şort ve çorap tasarlanabilir. Ancak büyük ihtimal, forma üstü ile aynı renk kullanılacaktır şort, her nedense şort kombinasyonlarına pek önem vermiyoruz. Üst ne renkse, alt da o renk oluyor.

Somon Rengi 3rd


Okan direkt Barcelona formasından esinlenmiş. O forma o kadar şık ki giyilmesini isterim. Ancak direkt kopyalamış oluyoruz ve formanın bir özgünlüğü olmuyor. Yakışmamış mı, çok yakışmış. Keşke böyle yapılsa, ancak Barcelona bizden önce davrandığı için taklitçi durumuna düşeriz. Ancak ben de bu somon formaya koyu renk şort düşünüyorum. Hatta siyah olabilir. Hem Barcelona gibi olmaz hem de o siyah şort 4. formamız olacak olan çubuklu formanın altına da giyilebilir (bu durumda şortun adidas çizgilerini iyi ayarlamak lazım). Okan'a da siyah dene dedim, ancak fazla boğduğunu söyledi formayı. Tabi o öyle söyleyince ben de bir kere daha düşündüm, ancak yine de siyah şort ve forma üstünde de siyah Adidas çizgileri kafanızda bulunsun. Fakat yine bu formanın da şortu büyük ihtimalle forma üstü ile aynı renk yapılacaktır ki yapılması gerekli. Aslına bakarsanız bu formaya 2 şort lazım. Bir koyu bir açık. Eğer koyu şort siyah olursa dediğim gibi çubukluda da denenir.

EDİT: Bu da siyah şortlu Somon rengi forma. Yorumları bekliyoruz.


Şort bu şekilde çubuklu formada kullanılamaz tabi. Ancak 2 şortu da görmüş olduk.

EDİT: Bu da aynı renk şortlu versiyonu.


Okan çok güzel düşünüp bu bayıltıcı yoğunluktaki rengi, siyah çorap kullanarak kırmış. Bu düşüncesini çok beğendiğimi söyleyeyim.

Okan'a bu güzel tasarımları için çok teşekkür ediyoruz. Ayrıca Okan'ın blogu için de tıklayın. Tekrar hatırlatalım, bu formalar sadece tahmindir.

GELENEK BOZULMADI


Yaklaşık 2 hafta önce 4th formalarımızın son Adidas döneminde belli bir düzene göre sıralandığını yazmıştık. Önce o başlığı şöyle bir hatırlayın. O 2 hafta önceki yazımızda, 05-06 sezonundan beri yapılan 4th formalarımız; bir düz kırmızı, bir sarı-kırmızı detayları olacak şekilde, bir sezon öyle, bir sezon böyle sıralanıyordu. 5 sezon boyunca sıralamada hiç bir sapma yaşanmadı ve biz de bu bilimsel veriye ve sıralamaya bakarak :) gelecek sezon ki 4th formamızın sarı-kırmızı bir forma olacağını tahmin etmiştik. Bir kaç gün önce bana gelen bir mail doğrultusunda da, yeni sezon formalarımızın ANA RENKLERİNİ sizlerle paylaştık. Gördük ki 2010-2011 sezonu 4th formamız çubuklu olacakmış. Yani sarı-kırmızı renkler, bir formada 2 hakim renk olacak (tabi çubuklu formanın sarı-kırmızı olacağını düşünerek yazıyorum bunu).

GSStore tasarım ekibi bu dizilişi bilerek mi yapıyor, gelenek haline mi getirdiler bilinmez. Ancak ortada oldukça düzenli bir ve şaşmayan bir sıralama var. 4th forma her ne kadar gereksiz bir forma olsa da, ben oturtulmuş gelenekleri severim. Keşke bir sezon kırmızı, bir sezon sarı, bir sezon da sarı-kırmızı şeklinde devam eden bir geleneğimiz olsa. Ancak buna daha var sanki.

NOT: Resim sadece bir örnek, gelecek sezonki çubuklu formamızın nasıl olacağını bilmemize imkan yok. Tasarım Sühan Alp Aşık'ın tasarımıdır.

9. HAFTA TASARIMLARI YAYINLANDI

Tasarımlarını gönderen bütün tasarımcılara her zamanki gibi çok teşekkür ederiz. Tasarımlar, tasarımcıların isimlerine veya nicklerine göre alfabetik olarak sıralanmıştır. Yorumlarınızı bekliyoruz.

Not-1: Bazı tasarımlar yarışma iptalinden önce bize ulaşmıştı. Eğer tasarımcılar arzu ederlerse, yarışmanın olmamasından ötürü tasarımlarını geri çekebilirler.

Not-2: Tasarımcıların bir blogu, sitesi vs... varsa, bize yorum kısmına veya mail olarak adreslerini ulaştırırlarsa, tasarım blogunun sol kolonunda kendi adreslerinin linklerini koyacağız. Bütün tasarımcıların adreslerini bekliyoruz.

Not-3: Artık yeni sezon formalarımızın ana renklerini biliyoruz. Tasarımcılar tabi ki kendi kafalarındaki fikirleri tasarlayıp, farklı formaları bize gönderebilirler, ancak yeni sezon formalarımızın renklerinde tasarım yapmalarını da rica ederiz. Bakalım neler çıkacak. Belki içlerinden birileri gelecek sezon formasına çok yaklaşan bir forma olabilir. Yeni sezon formalarımızın renkleri için burayı tıklayın. Hem sizin kendi düşüncelerinizi hem de yeni sezon forma tahminlerinizi bekliyoruz.

25 Mart 2010 Perşembe

ÖZHAN BAŞKAN İÇİN SİYAH FORMA ?


Forumlarda birkaç gündür konuşulan bir konu bu. Son 2 günde de epey bir çoğaldı bu söylentiler. Vefat eden Galatasaray Camiasının Ağabeyi, başkanımız Özhan Canaydın anısına, Fenerbahçe karşısına siyah forma ile çıkacağımız söyleniyor. Kulüpten gelen herhangi bir resmi açıklama yok. Forumlarda taraftarların bu öneriyi dile getirdiğini biliyorum. Ancak öyle büyük bir hızla yayıldı ki, resmi açıklama gelmemesine rağmen maça siyah forma ile çıkacağımıza kesin gözüyle bakanlar var. Hatta kulübümüzün TFF'ye siyah forma giymek için başvurduğu söyleniyor.


Galatasaray, sezon içinde kullandığı siyah renk formaları saymazsak, (05-06, 07-08) anma niteliğinde, tek maç için hazırlanan siyah formaları 2 sezon giydi. İlki 91-92 sezonunda Metin Oktay'ın vefatından sonraki ilk maçta, diğeri de 2002-2003 sezonunda Bingöl'de meydana gelen depremin arkasından yapılan maçta, Trabzonspor karşısında giyildi. 2 forma da tek maç kullanıldı ve bir daha hiç giyilmediler. Hazırlanmaları da apar topar oldu. Her 2 forma da, 2 günde yetiştirilmişti. Bugüne bakıldığı zaman tekrar bir siyah forma giyme durumu söz konusu olabilir. Ayrıca apar topar hazırlanmaya da gerek yok. Eğer bu karar vefatın hemen arkasından verildiyse, formaların hazırlanması için 5-6 günlük bir süre var demektir. Bu da yeterli bir süre.


Benim kendi düşünceme gelirsek, tabi ki çok anlamlı bir olay olur. Umarım da bu tarz bir işe girişmiştir kulüp. Ancak bana kalırsa bir anma töreni ve maç esnasında kollara siyah bant takılarak çıkılır. Yani baştan aşağı yeniden tasarlanmış bir siyah forma ile çıkılacağını sanmıyorum. Fakat ortada kulübün TFF'ye yaptığı bir başvuru var deniyor. TFF de bu başvuruyu büyük ihtimal kabul eder, eğer gerçekten yapıldıysa. Bir de izin konusuna açıklık getirelim sözü açılmışken. TFF'nin sezon başında yayınladığı forma katalogunda siyah bir forma yok. Eğer yoksa, o formanın resmi bir maçta giyilme ihtimali de yok diye düşünülebilir. Ancak bu tamamen sıradışı bir durum ve tek maçlık TFF'den izin alınır. Tıpkı 2002-2003 sezonunda olduğu gibi... Cuma ya da Cumartesi eğer böyle bir durum varsa, resmi açıklama yapılır. Bekleyip görelim.

23 Mart 2010 Salı

ANKET SONUCU - SİZİN 3RD SEÇENEĞİNİZ HANGİSİ OLURDU


Öncelikle bu anketi; her sezon sadece 3 forma yapılsaydı, Home ve Beyaz formaların garanti olacağını düşünerek (ya da gelecek sezon ki gibi krem), geriye kalan tek formamızı nasıl isterdiniz. Bunu düşünerek açmıştık. Yoksa her sezon ekstra bir 4. forma var zaten ve bu forma istediği renk ve şekli kullanabilir.

Sonuçlar yıkarıdaki resimdeki gibidir. En yüksek oyu; Ana renklerden farklı, ancak sarı-kırmızı ve/veya detayları olan forma seçeneği aldı. Aslında bu seneki moru ve geçen seneki, Adidas'ın kırmızı çizgilerini saymazsak (ki ben saymıyorum, o markanın kendi amblemi) turuncu forma harici, biz genelde 3rd formaları sarı kırmızı detaylı yapıyoruz. Demek ki seviliyormuş.

Düz sarı veya düz kırmızı forma seçeneği de yüksek oy almış, eski yılların hatrına diyelim.

22 Mart 2010 Pazartesi

GELECEK SEZON FORMALARIMIZA BAKIŞ

Bir alt başlıkta bana gelen bir mailden yola çıkarak, gelecek sezon hangi formaları giyeceğimizi, alınan bilgiye göre listelemiştik.

İlk bakışta geçen sezonun (08-09) forma düzeni gibi bir düzen olduğunu farkettim. Parçalı zaten her sezon illa ki olacak, krem rengi aslan figürlü forma, beyaz away formanın yerini alacak. Somon rengi forma da geçen sezonun turuncusu görevini üstlenecek. Yapılacak çubuklu forma da, tıpkı geçen senenin 3 bant forması gibi... Yani düzene şöyle bir baktık mı, 08-09 kreasyonuna benzer bir düzen var.

Tabi önce şunu söylemekte fayda var. Biz sadece şuan ana renklerini biliyoruz bu formaların. Yani formalara işlenmiş yan renklerden veya desenlerden haberdar değiliz. Formaların kalıplarını da bilmiyoruz ve şort çorapları da henüz bilinmiyor. Sadece formanın hakim rengini öğrenmiş durumdayız ki, aslında bu bilgi çok önemli olsa da, formanın iyi veya kötü olması konusunda ve bize bir fikir vermesi konusunda yeterli değil. Gözümüzde tam canlandıramıyoruz açıkçası.

Away ve 3rd formalara bakarsak;


Şimdi burada herkesin tartışacağı en büyük konu, somon rengi forma gibi gözüküyor. Ben bir alt başlıkta Palermo forması gibi demiştim, ancak daha sonra değiştirip Barça away forması yaptım. Palermo forması kendine has, pembe bir forma. Ancak somon rengi tam o renk gibi değil. Şu sıralar somon rengi giyen takım Barcelona. Tabi formanın hakim rengi somon rengi, ancak başka ne yan renkler kullanılmış bilmiyoruz. Adidas çizgileri ne renk veya forma her hangi başka bir renk desen-bant-çizgi vs... kullanıyor mu bilmiyoruz. Ayrıca şortu ve çorabı ne renk olacak ?Hepsi somon rengi mi olacak, yoksa Barcelona gibi koyu bir şort mu tercih edeceğiz. Yani somon deyince kafanızda direkt dümdüz pembe bir forma hayal etmek yanlış olur. Bunu yapıp üzmeyin kendinizi.

Dikkat çekici olan ve üzerindeki detayını bildiğimiz tek forma Aslan Figürlü krem rengi forma. Öncelikle krem renginin tonu ne olacak ? Yani koyu bir ton mu, yoksa bildiğimiz açık bir krem rengi mi olacak ? Benim tahminim açık bir krem olması yönünde. Çünkü görüldüğü üzere beyaz bir formamız yok ve bu krem rengi onun yerine geçmiş olacak. Üzerindeki Aslan Figürü, kumaşa işlenmiş ve aynı renk bir desen mi olacak ? Yoksa ayrıca formaya işlenmiş ve farklı renk bir desen mi olacak ? Calibra ile kısa bir görüşme yaptık ve krem rengine kırmızı rengin çok iyi gideceğinde hem fikir olduk. Adidas çizgilerinin kırmızı olduğu bir forma düşünülebiliriz sanki. Ancak Aslan figürü, çok belirgin bir kırmızı renk ile mi işlenecek formaya, yoksa hafif belirgin bir koyu renk, örneğin kahverengi, ile formaya daha mı yumuşak şekilde oturtulacak ? Bir de tabi bu tip figürlere UEFA ne diyor ? Yanlışım varsa düzeltin, ancak bu tip bir figürlü formanın (tabi kumaşa işlenmediyse) Avrupa maçlarında giyilmesi söz konusu değil. Eğer bu forma üretildiyse Lig için üretilmiş bir away forma olacak gibi duruyor (henüz sadece tahmin, formayı görmeden bir şey söyleyemem). Şortu ve çorabı büyük ihtimalle krem rengi olacak. Ancak kırmızı olursa da güzel bir sürpriz olur sanki.

Sarı kırmızı formalara bakarsak;

Çubuklu ve Parçalı formaların nasıl olduğunu, yakalı mı yakasız mı olduğunu bilemiyorum. Çubuklu formanın çubukları ince mi olacak, kalın mı olacak ? Kolları da çubuklu mu olacak, düz mü olacak ? Çubuklu ve Parçalı formanın nasıl olacağı şimdilik muamma.

Benim kendi düşüncelerime gelirsek;

Tabi ki tonlarını henüz bilmiyoruz, ancak önümüzde 2 açık renk alternatif forma varmış gibi duruyor. Yani hem krem, hem somon rengi çok alakasız renkler olmasına rağmen, 2'side açık renk. Ancak bu açık renk durumu, şort ve çorapla oynanarak aşılabilir. Mesela Barcelona gibi, koyu bir şort çorap kombinasyonunu somon formaya eklerseniz, bu durumu aşmış olursunuz. Beni en çok rahatsız eden konu çubuklu forma yapılması. Tarihimizde de oldukça giymemize rağmen, bir türlü ısınamadığım bir formadır çubuklu. Açıkçası şöyle ilk baktığımda, beni rahatsız eden tek forma çubuklu oldu. Tabi sadece çubuklu olmasının yanında başka bir sorun da; neden bir tane daha sarı ve kırmızı detayları olan forma yaptık ? Biz blogda bas bas bağırırken, GSstore forma kültürüne bu sene de çiviyi batırmış oldu bu hamleyle. Yani zaten parçalı ve sarı kırmızı detaylı bir formamız varken, çubuklu sarı kırmızı bir formaya ne gerek var diye soruyorum kendi kendime. Tabi bunun bir 4th forma olarak düşünülmesi, her zaman dediğim; olacaksa 3 forma olsun, 4. forma kulüp renklerinden olabilir, sözümü de aklıma getiriyor. Ancak yine de ısınamadım. Sevmiyorum çubukluyu. Fakat seveni de var ve satılacaktır illa ki.


Tabi şöyle bir fikir olursa bu formaya az da olsa ısınabilirim. Calibra ile konuşurken bana dedi ki, "Çubuklu formaya siyah şort yapılsa, o zaman koyu açık dengesini de sağlarız" dedi. Yani Parçalı formamızı giyerken beyaz şort, çubukluyu giyerken siyah şort kullanırsak, o zaman güzel bir düşünce olmuş olur ve de 2 açık renk away formanın olması da pek sorun teşkil etmez.

Şort kombinasyonlarına da bakalım;

Şortları bilmiyoruz, ancak nasıl olsa güzel olur diye kendi fikrimi yazayım;

- Parçalı formaya beyaz şort olmalı mutlaka, aksi düşünülemez.

- Krem rengi formaya krem rengi şort gider, ancak kırmızı şort da çok güzel durur. Ya da aslan figürünün rengi ne renk olacaksa (örneğin kahverengi), şort da o renk olabilir, böylelikle bütünlük sağlanır.

- Somon formanın şortu bence çift üretilmeli. Hem somon renginde, hem de koyu bir renkte (Barça forması gibi)... Böylelikle maça göre karışmaların önüne geçilir ve koyu açık dengesi sağlanır.

- Çubuklu formaya kesinlikle siyah şort yapılmalı. Yoksa seveceğimi zannetmiyorum. Beyaz şort yapılırsa parçalı formadan farkı kalmaz ve koyu açık dengesini bozar. Kırmızı şort ile çok kötü durur. Siyah şort hem nostaljik olur, hem de çok yakışır. Ayrıca dengeyi de sağlar.

Kendi İsteklerim;

Açıkçası ben somon rengi açık renk bir forma yerine, füme rengi tarihten gelen bir forma yapılmasını tercih ederdim. Böylelikle koyu ve açık 2 farklı awayimiz olurdu. Tabi yukarıda yazdığımız şort kombinasyonları çok önemli, onlar yapılırsa pek sorun kalmaz ve de şahane olur (Şahsen Barça forması gibi bir forma isterim). Ancak Galatasaray, şort kombinasyonlarını away formalarında pek kullanmayan bir takım. Bunu da hatırlatalım. Tabi benim en büyük isteğim sarı forma yapılmasıydı. Hiç umudum yoktu ama istiyordum. 4th forma yapılacaksa illa ki, sarı yapılsın diyordum.Ancak 4th formayı çubukludan yana kullanmışlar. Daha bir 14 sene bekleriz size söyleyeyim.

Tabi bu formalar bana gelen bir mail üzerine yazıldı. Kesin olduğu söyleniyor, ancak ben sadece aracıyım, bunu hatırlatalım. Benimle paylaşılanı sizinle paylaşıyorum. Formaların ana renkleri dışında başka hiçbir şeyini bilmediğimizi tekrar hatırlatalım. Yukarıdaki yazı tamamen ana renkler üzerine tahmin yürütülerek yazılmıştır.

Kaynaksız kullanmazsanız seviniriz

GELECEK SEZON FORMALARIMIZ


Home: Parçalı Forma. 2009-2010 Sezonunda giyilen aynı formayı, hiç değişmeden tekrar kullanacağız.


Away: Önünde kükreyen aslan figürü olan, krem renginde bir forma. Şortu da, çorabı da krem renk. Adidas çizgileri ve formadaki reklamlar kırmızı renk. Üzerindeki Aslan figürünün rengi ise kahverengi.


3rd: Somon rengi bir forma, tonu Palermo forması gibi uçuk. Şortu ve çorabı siyah. Forma üstünün Adidas çizgileri ve reklamları siyah, şortun çizgileri ise somon. Formanın sırtında, içinde numaraların yazılacağı bir çerçeve olacak. Çerçevenin şekli Galatlar arması şeklinde. Rengi ise somon formanın tonundan daha koyu bir somon rengi. Forma üzerindeki GS armasının 2 yanında, 2 aslan figürü bulunuyor.

4th: Çubuklu Forma. 1964 yılında ASY ile çekilen ilk fotoğraftaki formanın benzeri olacak. ASY için özel yapılmış bir forma olacak ve bu temaya uygun birkaç ince detay olacak formanın üzerinde. Sezonun ilk yarısında bu forma kullanılmayacak ve satılmayacak. 2. yarıda TT Arena'ya geçtiğimizde piyasaya sürülecek ve kullanılacak. Daha fazla detayı sezonun 2. yarısına yaklaşırken veririz.

Hiçbir formamız yakalı olmayacak.

Ayrıca BKZ;



Not: Çizimler alınan bilgilere göre tahmini olarak yapılmıştır. Okan Öztoprak tasarımlarıdırlar.


Lütfen kaynaksız kullanmayın !

21 Mart 2010 Pazar

DUYURU - TASARIM BLOGU HAKKINDA


Güvenilirliği ve inandırıcılığı kalmadığı gerekçesiyle, ayrıca haklı olarak bazı tasarımcıların bu sebepler yüzünden formalarını siteden kaldırmak istemesi sebebiyle, sonucunda da finalin hiçbir şekilde adil olmayacağını düşündüğümüz için ve buna ne yazık ki bir çare bulamadığımız için, coşkuyla açtığımız yarışmayı bitirmek zorunda kaldık. Ancak burada emeğiyle ve iyi niyeti ile biz taraftarlara ve de kulübe, kendi tasarımlarını göstermek isteyen tasarımcılara bir haksızlık yapıldığını da düşünmeden edemiyorum. Gerçekten sadece tasarım yapmaktan hoşlanan ve bu emeğini bizlerle paylaşmak isteyen güzel insanlara bir saygısızlık oldu. Bu sebeple blogu tamamen kaldırmaktan vazgeçip, dileyen herkesin tasarımını sergileyeceğimiz bir platform haline getirmeye karar verdik. Şartlar kısmında birkaç ufak değişikliğe gittik, onları da yazayım buraya.

1) Tasarım yapan kişinin kendi blogu, sitesi vs... varsa, tasarım bloguna linkini gönderip sağ kolonda sitesinin linkinin yayınlanmasını sağlayabilecek. Bu şekilde sadece bize gönderdiği tasarımı değil, bizimle paylaşmadığı tasarımları da blogu takip eden kişiler tarafından görülmesinde katkımız olacak.

2) Yarışma sona erdiği için bizim internetten görüp beğendiğimiz, ya da tasarladığımız formalar da blogda kendine yer bulacak. Ekip olarak biz de forma ekleyebiliriz

3) Bize kendi linkini gönderen tasarımcıların blogunda beğendiğimiz bir tasarımı blogda sergileme gibi bir durumumuz da olabilir.

4) Artık şort ve çorapları tasarlamak zorunda değilsiniz, dilerseniz sadece forma üstünü tasarlayıp bize gönderebilirsiniz.

5) Artık tasarım blogunda sergilenen ve bizim beğendiğimiz formaları, yine aynı tasarım blogunda farklı bir başlık açıp, üzerinde konuşup tartışacağız. Kendi fikrimizi, o başlığın altına formanın resmi ile birlikte yazacağız.

6) Blogun belli bir güncellenme günü olmayacak. Hangi gün bize tasarım gönderildiyse o gün bir aksilik yaşamazsak formayı bloga ekleyeceğiz. Bütün bir hafta tek bir forma bile gelse, bloga konacak.

7) Son olarak Her hafta blog ekibi olarak seçtiğimiz bir tasarımı, ana blog olan GALATASARAY FORMALARI'nda sol kolonun en üstünde sergileyeceğiz.

Bu 7 madde dışında başka değişiklik olmadı. Tasarım blogunu ziyaret ettiğiniz zaman şartlar kısmını okumanızı öneririz.

Tabi işin sonunda bir ödül olmadığı için "ne yolayacağım tasarımımı" diyen olabilir haklı olarak. Aldığımız karar bizi de çok üzdü, tasarımcıları da, ankete oy verip takip edenleri de.,, Ancak bu işin bu duruma gelmesi ile bizim hiçbir alakamız yok ve tek bir hafta değil birkaç haftanın sonucunda alınmış bir karar bu. Tamamen olaylar bizim dışımızda gelişti. Tabi yine "Keita, atılan su ayağına gelmemesine rağmen yere atladı, kıvrandı, hakemi yanılttı" mantığı ile esas problemi görmek istemeyenler gibi bir yaklaşım olursa, bunu da anlayışla karşılarız. Herkes işin sonunda mutlu olmadı, ancak elden başka bir şey gelmiyor.

DUYURU - YARIŞMA İPTAL EDİLDİ

Hani yeni bir işe başlarken coşku vardır ya insanın içinde, hele bir de çok sevdiğin ilgilendiğin bir hobi ile ilgili ise bu iş ve de başka insanların da hoşuna gidecek bir durum varsa, herkesin katılabileceği paylaşabileceği zevkli bir projeyse... Ne sevinirsin başlarken.

Ekip olarak konuşup, kararlaştırıp coşku ile takip edeceğimiz, güzel bir iş olduğunu, herkesin de zevk alarak takip edeceğini düşündüğümüz bir proje başlatmıştık 14 Aralık günü. Bugün aynı ekip bir kez daha toplaştık ve projeyi iptal etme kararı aldık. Ben çok üzüldüm, bu saate kadar nasıl yapsam, ne desem, bu başlığa ne yazsam diye bütün gün düşündüm. Moralim de oldukça bozuktu. Doğru düzgün bir şey de yazamayacağıma eminim.

Biz ekip olarak, bir kenarda oturup güzel işleri izledik. Bu başlattığımız projeden hiçbir kazancımız olmadı. Amacımız; amatör olarak nitelendirilen insanların, aslında ne kadar güzel işler çıkarttıklarını bir yerlere gösterebilmek. Kulübün de takip ettiği bloglar arasında olduğumuzu öğrenince, bu projeyi başlatmanın tam zamanı olduğunu düşünmüştük. Biz hiçbir tasarım yapmadık, tasarımları bloga koymak dışında hiçbir etkimiz olmadı. Tamamen sizleri düşünüp kurduğumuz bir blogdu. Kulübün izlediğini öğrendiğimizde, sizleri düşünerek açmıştık. Her hafta muhteşem tasarımlar oldu. Her hafta, keşke bu formayı kulübün profesyonel tasarımcıları da akıl etseydi dediğim forma çok oldu.

Bizim bu projemiz ne yazık ki sabote edildi. Sonucunda da tasarımcılardan ve ankete oy verenlerden haklı tepkiler aldık. Blog inandırıcılığını ve güvenilirliğini kaybetti. Anketi kapatıp kendimiz mi seçsek diye düşündük. Ancak bu sefer de kim bizi tanıyor ki ? Ya da bize kim güvenir ki ? Herkes o kadar dürüst ki, bizim dürüstlüğümüzü sorgulayabilirlerdi haklı olarak. Arkadaşımız olan tasarımcılar da var sonuçta yarışmaya katılan, ne bizim ne de onların zan altında kalmasını istemezdik. Ayrıca finali nasıl yapacaktık ? Sadece 1 hafta için bile yapıldığını ispatladığımız çirkinlikler, finalde kim bilir ne boyutta devam edecekti. E finalde de kazananı biz ekip olarak seçeceksek, sizin bu işte katkınız ne olacaktı ? Başta da söyledim, bu proje sadece sizin içindi ve siz olmadan bir anlamı olmazdı. Kısacası bu kadar basit ve sadece eğlenmek amaçlı başlattığımız, oldukça küçük, mütevazi bir de ödül verdiğimiz bu basit yarışma bile Türkiye gerçeği ile karşılaştı. Çok mütevazi, çok küçük bir şey de olsa, bu en basitinden internetteki bir blog bile olsa, güzel şeylerin bu ülkede hep çirkin şeylere maruz bırakıldığını bir kez daha görmüş olduk. Şunu bir kez daha anladım. Biz safmışız. Ne basit düşünmüşüz işin başında...

Neyse, artık daha fazla ne yazacağım ki bu konu hakkında ? Ben çok üzgünüm, bütün gün de çok üzgündüm. Büyük bir zevkten olduğumu düşünüyorum. Severek uğraştığım, keyifle girip baktığım bir blogdan oldum. Bugüne kadar bize tasarımlarını gönderen herkese çok çok teşekkür ederiz. İçlerinde çok beğendiklerim ve gerçekten takımımda görmek istediğim çok forma oldu. Bizi önemseyip oylarını esirgemeyenlere de çok teşekkür ederiz. Proje başında bize destek veren bloglara da ayrıca teşekkür etmek isteriz. Bu karar için üzgünüz ve özür dileriz...

(Hiçbir tasarımcı, yorumcu, ya da blogun bir köşesinden geçen kimse, 1. tasarımın sahibi-sonuncu tasarımın sahibi vs... bu yazının sebebi değildir. Lütfen yazarken hiç kimseyi suçlamayın. Ben de yazımda hiç kimseyi suçlamadım)

19 Mart 2010 Cuma

Çubuklu ile Beyaz Şort

70'lerde ve 80'lerde çok kullanmışız bu kombinasyonu... Hatta senelerce, ana formamız olmuş çubuklu. Sağolsun Alican'ın hummalı çalışmaları neticesinde o sezonlardaki perdeleri de kaldırdık burada...

Bize de efsane formalar yapmış ve eminim adı telaffuz edilince akla güzel şeyler getiren Umbro, bir Rus takımı olan Alania Vladikavkaz'a güzel bir forma yapmış, son dönem sponsoru olduğu tüm takımlara yaptığı gibi.

Renkleri görünce, blogumuzda paylaşmadan edemedim.

Parçalısız bir forma kreasyonu düşünülemez ama bir an için fotoğrafa bakın sadece.

Ne dersiniz? Hoş olmamış mı?



Olur da Adidas ile sponsorluk ilişkilerimiz sona erer, bence sıkıcı ve tek düze tasarım ve kalıplara takılmış Nike vs. yerine, kesinlikle Umbro ile çalışmalıyız. Son dönem ki işleri için sizi İngiltere, İrlanda, İsveç, Manchester City gibi takımların formalarını incelemeye davet ediyorum. Kumaşları, dikişleri, kalıpları ve detayları ile tüm formalar harika.

Bu da güzel olmuş. Sade ve şık.

Bu arada bu takımın tercih ettiği font pek güzel değil ama, olsun.

13 Mart 2010 Cumartesi

DİK YAKA


Elbet çok vardır ancak benim aklıma gelen 2 örneği sizinle de paylaşayım. Paylaşma sebebim; bu tip bir yakanın takımımda olmasını çok istemem. Galatasaray epey uzun süredir formalarında yakayı gerçek anlamda kullanmıyor. Aslında bu Galatasaray'ın değil Adidas'ın suçu. Bir türlü yakayı gerçek anlamda tasarlamıyorlar. Ya bisiklet yakanın uçlarına ekliyorlar, ya da V yakanın uçlarına. Bu seneki Adidas tasarımlarında gerçekten yakaya sahip tek şekil, Milan'ın yaka tarzı gibi duruyor. Onda bile, aslında V olan yakanın değişime uğramış hali kullanılmış bana göre.

Galatasaray'dan örnekler verecek olursak. Galatasaray en son geçen sene beyaz formada yaka kullandı, bu sene hiçbir formasında yaka yok. Ancak o beyaz formanın yakasına dikkatli baktığınızda aslında bisiklet yaka olduğunu ve yaka çıkıntılarının sonradan eklendiğini görürsünüz. Bu Adidas'ın seri üretim stratejisi. Çünkü bu formalar kimi takıma yakalı, kimi takıma yakasız üretiliyor. Ancak baktığınızda kalıp aynı kalıp, forma aynı forma. Böyle bir sonradan yaka ekleme stratejisi var Adidas'ın. Geçen seneden bir önceki yakalı formalarımız, 06-07 sezonunda. O yakalar da sonradan eklenme. Zaten tamamen aynı kalıptaki diğer home formalara bakarsanız anlarsınız. O sezondan da geriye sayarsak Galatasaray'ın gerçek anlamdaki yakalı formaları ile karşılaşıyoruz. 100 yıl forması ve 04-05 füme umbro, benim gerçek yakadan saydığım lacoste yaka tanımını karşılıyorlar. 90'lardaki formalara zaten bakmaya gerek yok. O formalar hep güzel yakalar kullanırlardı.

Benim gerçek yaka dediğim olay şu; Hani yaka bağır açık derler ya. Yakanın alt kısmı, üst göğüs, boğaz tarafının açık olması ve yakanın kapandığında bu kısmı da kapatması... Yani bağrı hafif açık olmayan "yakalı" forma, bana göre gerçek yakalı forma değildir. Yukarıda da yazdığım ve Galatasaray'dan örnekler verdiğim yakalar gibi, bisiklet yakadan veya V yakadan bozma yakaları ben sevmiyorum. Ancak bu zamana kadar Adidas'ın mantığı hep yukarıdaki çakma yakalar oldu.


Şimdi 2 örnek var önümde. Biri Umbro marka İngiltere forması, diğeri de Joma marka Sevilla forması. Bu 2 formanın da yakaları gerçekten yaka. Aynı zamanda da göze çok hoş gelen dik yaka tarzı. Yani işe biraz modayı da katmışlar. Galatasaray'ın Home forması, tarihten ve kuruluş formamızdan yola çıkarak söylüyorum, yakalıdır. Benim de çok sevdiğim V yakalı Metin Oktay forması aslında gerçek parçalımız değildir. Gerçek parçalının yakalı olması lazım. Şimdi hemen bir geçmişimize bakalım. Galatasaray en son Parçalı ve yakalı formasını ne zaman giydi ? 1998-1999 Sezonunda... Kaldı ki o formanın da yakası siyahtı ve şekli tam yakalı gibi değildi. Bahsettiğim şekilde en son yakalı parçalı formamızı 1997-1998 sezonunda giydik. Yani tam 12 sene önce.


Adidas'ın son birkaç yıldaki bu garip yakalarının sebebini yukarıda yazdım. Ancak gelecek sene için şöyle bir umut var (gerçi gelecek sene giyilecek formalarımız çoktan tasarlandı). Adidas uzun zaman sonra Lacoste yaka üretti ve formalara monte etti. Yukarıdaki Çin Milli Forması bu yakaya sahip formalardan biri. Tamam çok güzel değil ve benim istediğim gibi dik yaka değil. Ancak Adidas'ın son zamanlarda gerçek yaka yapma konusunda en ileriye gittiği şekil bu. Sevilla ve İngiltere formasındaki gibi bir yakanın Galatasaray'da kullanılması şık olurdu. Hem de 12 senedir yakalı bir parçalı forma kullanılmazken...

11 Mart 2010 Perşembe

1997-1998 Sezonu Formaları

Uzuun bir aradan sonra, tek eksik sezonu da gözler önüne sermek üzere huzurlarınızdayım. :)

Yoğun iş tempom ve eve gelince de kafa kalmaması sıkıntılarından dolayı, bir bu sezonu erteliyorduk ki, hemen fotoğraflarla anlatmaya geçelim.

Efenim sezonu özetler isek, kimi hayal kırıklıkları olsa da Galatasaray için bir başka başarılı sezon olduğunu görürürüz. Galatasarayımız, üstüste dört şampiyonluğun ikincisine ulaşmıştı bu sezon. 9 puan geriden gelerek ligi Fenerbahçe'nin 4 puan önünde kapatan Galatasaray, Türkiye Kupası'nda ise hem ilk final maçında, hem de ikinci maçın toplam süresinde 1-1 berabere kaldığı Beşiktaş'a penaltılarla kupayı kaptırıyordu. İki maçta da 4-1 skorlarla geçilen FC Sion'un ardından büyük umutlarla gidilen Şampiyonlar Ligi'nde de ne yazık ki beklenen sonuçlar alınamıyor ve Galatasaray'ımız Parma, Sparta Prag ve Borussia Dortmund'lu gruptan 4 puanla ayrılıyordu.

Gelelim formalarımıza...

Galatasarayımızda bu sezon çok sayıda forma giyilmemiş olsa da, bir düzensizlik görülmüyor değil, ve bu nedenle formaları da bu nedenle iki partide inceleyeceğiz.

İlk parti formalar ligde ilk devre sonuna kadar giyildiler (hatta ligde ilk devre tamamen parçalı forma giymişiz, iç saha dış saha, renk karışıklığı falan umursamamışız ki şaşırtıcı bi durum bu). İkinci parti olarak bahsettiğimiz formaların beyaz olanı ise ilk olarak 17 Eylül 1997 tarihli Şampiyonlar Ligi ilk maçımız olan Borussia Dortmund maçında giyilmiş. Şampiyonlar Ligi grup maçlarında da hep bu yeni tasarımlı formaları kullanmışız...

Forma üreticimiz Adidas, reklam ise 3. haftadan itibaren Bank Ekspres... İlk 2 maçtaki reklamlarımıza aşağıdaki formalarda tanık olacaksınız.

Fotolara tıklayınca büyük halleri açılacaktır.


Birinci grup ile başlayacak olursak:

- 1 -

Galatasarayımız ligin ilk 4 maçına, 1996-1997 Sezonunun parçalı forması ile çıktı. Bu durum 5. maçtan itibaren değişse de, aslında kalıp ve tasarım olarak aynı olan formanın sadece yaka rengi sarıdan kırmızıya dönmüştü. Forma bildiğimiz klasik parçalı formda ve yakalı. Numaramız yine siyah. Sezonun genelinde siyah şortla giyildiği gibi, kırmızı şortla da kullanılmış, tıpkı bir önceki sezon gibi. Ancak bu sezon sarı şort tercih edilmemiş. İlk 4 maçlık da olsa, bir önceki sezon formasını ayrı başlıkta değerlendirmiş olalım:





- 2 -

Yukarıda da bahsettiğim gibi, bu sezonun ilk grup (eski kalıplardaki) formalarından parçalı olanı, 96-97 Sezonu parçalı formasından sadece yaka rengi ile ayrılıyordu:


- 3 -

İlk grup formaların en ilginci ve daha bugüne kadar giyildiği maç olan 27 Ağustos 1997 tarihindeki FC Sion maçı dışında görme şansına erişemediğimiz, tasarımıyla değil, sadeliği ile göz alıcı, bembeyaz olan formamız.

Dikkatli gözlerden kaçmayacaktır, amblemimiz ve yakalardaki 3 çizginin kırmızı - sarı - kırmızı oluşu dışında başka sarı - kırmızı öğe taşımayan bu formanın fontu da o dönemki klasik fonttu, kırmızı renkte.

Avrupa Kupası maçlarında UEFA'nın göğüs reklamı konusundaki boyut kısıtlamalarından dolayı bu formada da reklam daha ufak boyutta yazılıyordu ki, bence ligde kullandığımız fonta göre daha başarılı oluyordu.





İkinci partiye gelelim...

Bu sezonki formalarımızı iki parti olarak ayırma nedenimi hepiniz biliyorsunuz. İlk partide sizin de gördüğünüz üzere bir önceki sezonun kalıbı ve formu kullanılırken, aşağıda göreceğiniz ikinci parti olarak bahsettiğim iki forma ise, dönemin adidas kalıplarına uygun ancak Galatasarayımıza özgü detaylara sahip, kumaşı (her ne kadar parçalı olanın uzun kollu versiyonlarında eski tipte kumaşta üretilen örneklerine rastlasak da) daha hafif ve teknolojik olan formalardı.

- 4 -

Parçalı formamızda, dönemin bazı formalarında da görebildiğimiz Adidas'ın klasik 3 çizgisinin omuzdan başlayarak bileğe doğru gittikçe kalınlaşıp dönen bir tasarımda kullanıldığı, yakasının siyah üzerine sarı kırmızı çizgilerden oluşturulduğu ve omuzlarla gövde kısmının da ayrı renklerdirildiği bir tasarım göze çarpıyor. Bu formamız da genellikle siyah şortla giyilmiş olsa da, arada tek tük de olsa sarı veya kırmızı şortla giyildiği de olmuş. Fontlarımızda ise yine köşeli tasarım var ancak nedense bu ikinci partinin beyaz formasında farklı font kullanılmış, onu da aşağıda görebilirsiniz.




- 5 -

Sezonun son forması ise Galatasarayımızın bu zamana kadar giydiği en güzel formalarından biri olan, ortasından dikine sarı kırmızı sarı şerit geçen beyaz forma...

Aynı dönem Milli Takımımız da buna benzer ancak şeritlerin göğüs kısmında yatay yer aldığı bir forma giymekteydi.

Formanın takımımıza özgü oluşunda Fatih Terim'in etkisinin olduğunu düşünmekle beraber, ben hala bu tip beyaz formalar giymemiz gerektiğini düşünüyorum. Bu sezonun formalarının tamamında yakalı tasarım kullanılırken, bu formada yine dönemin klasik Adidas formaları gibi, V yaka kullanılmış.

Formanın fontu da kendine özgü (daha sonra 1999-2000 sezonunda da bu fontun bir kaç kez kullanıldığını gördük).


Küçük Bank Ekspres çok güzel duruyor değil mi :)

Böylece, 1997-1998 sezonunu da bitirmiş olduk (üzerimden çok büyük bir yük kalktı).

Umarım fotoğraflar tatmin edici olmuştur, Milliyet Arşiv'e teşekkürler!