20 Ekim 2010 Çarşamba

YOKUZ


Galatasaray ile ilgili hiçbir şey yazmak gelmiyor içimden. Son birkaç gündür kulübün bize çektirdiği eziyeti bir Türkiye Klasiği şeklinde sonlandırması şaşırtıcı olmadı benim açımdan. Maçtan sonra bir sürü "takım kodamanı" bir eylem planımız olacak diye toplantı yapıyorlar. O toplantıdaki 1 kişinin bile kendisi hakkında "acaba bende mi bir yanlış var" dediğini düşünmüyorum. Kendi dönemlerinde 6 teknik direktör kullanan ve nedense her zaman suçu onlarda bulan bu yönetimi ben kulübümde istemiyorum.

Galatasaray bu zihniyetle hiçbir zaman adam olamayacağını bir kez daha gösterdi. Ben artık bu takımda geleceğe yönelik hiçbir ışık göremiyorum. Anlık başarıların, anlık sevinçlerin, sezonluk kupaların takımı olmaya mahkumdur Galatasaray. O anlık başarılar olmadığı zaman da yapılacak bellidir, TD değişikliği. Çünkü bu ülkede bu kadar basittir futbol. Bu ülkede Rijkaard anlamaz, Gerets anlamaz, Lucescu anlamaz. Bu ülkede yönetici anlar futboldan. Bundan böyle kulübe cemaat futbolcularını mı doluşturursunuz, yoksa size göre dünyanın en iyi hocası olan, ancak 10 senedir nedense hiçbir kulübün aklına gelmeyen Fatih Terim'i mi getirirsiniz, umrumda değil...

Uzunca bir süre Galatasaray konuşmak istemiyorum. Ankaragücü maçından sonra da yaşananlar uykularımı kaçırdı. Sonunu bilsem de inanmak istemedim. Sonu belli oldu. Galatasaray bir geleceği harcadı. Tek suçlu Rijkaard takımdan gönderildi (!). Yönetimi, satılmış futbolcusu, ruhsuz topçusu, Sezgin'i hala bu takımda... Bendeki forma aşkını biliyorsunuz. Bu formayı şu son 1,5 senede tek kirletmeyen adamdı Rijkaard. Tek suçlu olarak yollandı.

Blog'a bir süre ara veriyorum. Aslında bu forma merakım ve sevgim olmasa, kapatıp giderim de. Uzunca bir süre Galatasaray'ı duymak, görmek istemiyorum. Hiçbir zaman adam olamayacak bir takımın maçlarını izlemek istemiyorum. Fakat forma başka bir şey, gelirim içimdeki sinir hiç geçmese bile, gelirim bir kaç güne...

Siz de Lucarelli-Breitner'in son 3-4 başlığını okuyun. Ben yazmasını çok beceremem, ancak benim hissettiğim herşeyi çok güzel yazmış abim...