1995-1996 Sezonu Formaları

Sevgili forma meraklıları, sıra geldi bir başka bulanık sezonu netleştirmeye...

Milliyet Gazete Arşivi yine imdadımıza yetişti, 1994-1995 sezonu bitiminden itibaren yaptığım incelemeler neticesinde, tüm sezon boyunca giydiğimiz formaları tespit edebilme şansına eriştik.

Galatasarayımız, bu sezona sponsorlar konusunda büyük değişikliklerle başlamıştı... 1991'den beri kendisine oldukça güzel ve otantik formalar üreten Umbro ve yine bir başka efsaneleşmiş reklam olan Show TV ile (Erol Aksoy grubu demek daha doğru olur) yolları ayırarak başlamıştı.

Forma sponsorluğu için Adidas, göğüs reklamı için ise yine aynı dönem Türkiye'de neredeyse tüm takımların sponsoru olan Vakıf Bank ile anlaşma sağlanmıştı...

Takımımıza gelecek olursak; sezon bitmeden görevine son verilen Saftig'in ardından iyice kaotik hal alan sezon başarısız bir şekilde de olsa geride bırakılmış, Graeme Souness ile çok geçmeden anlaşma sağlanmış ve sular durulmuştu. Sezon içinde Takım genel itibariyle kadrosunu korumuş olsa da Hakan Şükür kısa bir torino macerası atlatmış; Souness'la birlikte gelen İngiliz ekolünün 3 temsilcisinden sadece Dean Saunders (Galli olduğunu belirtmek lazım) tutunabilmiş, takım her ne kadar ligde yine bekleneni veremeyerek sezon sonu 4. sırada yer almışsa da, Türkiye Kupası'nda, finalde ilk maçta Ali Sami Yen'de Fenerbahçe mağlup edilmiş, ikinci maçta berabere kalınmış ve kupa Ulubatlı Souness'ın Saraçoğlu'nun göbeğine bayrağı da dikmesiyle kutlanarak müzemize katılmıştı. Avrupa Kupaları maceramız ise, UEFA Kupası'nda Sparta Prag'ı eleme maçlarında geçememiz üzerine çok erken son bulmuştu...

Neyse; formalarımıza gelecek olursak. Galatasarayımız bu sezon yine şov yapmış, tam 7 değişik forma giymiş sezon içerisinde...

Formaların hepsi, oldukça sade ve şık olarak nitelendirebileceğimiz tasarımlara sahip, 6 tanesi V yakalı; ve yapı olarak daha önceki senelerde giyilen tipte olan formalardı. Formaların kumaşları da, Adidas'ın yine o dönem tüm takımlarında kullandığı, kendi içinden desenli, adidas logoları ve 3 çizgi motifleri içeren, günümüz kumaşlarına göre kalınca ama tuttuğunuzda "forma ağırlığı"nı hissettiren yapıdalardı...

"Futbol forması" denildiğinde aklıma gelen o kumaş, o kumaşın içindeki desenler, o yakaların bantlı yapısı, Adidas'ın 3 katlı logosu ve o kabartmalı amblemler gelir hep aklıma ve hala özlemle anarım bu dönemi...

Fontlar da şöyle bu sezon:

Formalarımıza giyilme oranlarına göre sırayla bakalım:

- 1 -

Sezon içerisinde siz de hatırlarsınız ki en çok V yakalı bu parçalı formamız giyilmişti. Formanın altında kimi zaman sarı, kimi zaman kırmızı, kimi zaman ise benim favorim siyah şort giyiliyordu...

Forma görüldüğü üzere, hala rüyalarımızı süsleyecek bir "parçalı" yapıya sahip, oldukça sade ve güzel:

Bu formaya her bakışımda, kesinlikle çok fazla değiştirilmeden her sezon kullanılması gerektiğini düşünüyorum. Yaka tasarımı, parçaların önlü arkalı zıt yerleşimi, renk tonları da bence herşeyiyle olması gerektiği gibi...

Sezonun neredeyse tamamında giyilen bu formada, karşıdan bakıldığında sarı kısım solda...

İkinci fotoğrafta amblem oval, ancak bu da sadece bir, iki maçlık denk gelmiş, sezon başında. Ondan sonra yuvarlak, kabartma baskı amblem kullanılmaya devam edilmiş hep.

- 2 -

Sezonun en çok giyilen 2. forması, düz sarı... Ancak herkesin Dean Saunders'ın gol sevinçleriyle hatırladığı düz sarıdan farklı olarak, çıtçıtlı, kırmızı renkteki yakalı formayı daha çok kullanmışız... Forma aslında sezon başında üretilen ilk parti formalar arasında yok. Sezon ortası giyilmeye başlanıyor, ancak sonra tercih edilmiş epeyce... Bu fark belki pek çoklarınızın dikkatini çekmemişti:

Forma gördüğünüz gibi, 1996-1997'de de giyilecek olan düz sarı formanın tıpatıp aynısı. 1996-1997 sezonunda ise, bu sezonda kazandığımız Türkiye Kupası sayesinde göğsümüzde Türk Bayrağı da taşıyorduk.

İkinci fotoğrafı ise özellikle koydum. :)

Böyle bir kombinasyon da tercih etmişiz, evet. Dümdüz sarı forma altında siyah şort. Artık nedenini sorgulayamayacağım. O dönemki pek çok şey gibi, bu da yapılmışlığıyla kalsın tarihin tozlu sayfaları arasında.

Ama tabi gönül isterdi ki düz sarı altında kırmızı şort görelim, yok. Neyse. :)

- 3 -

Sezonun en çok giyilen 3. forması ise, yukarıdaki forma gibi düz sarı. Ancak yakası V yapıda ve kırmızı renkte. Tıpkı Bu sezondan önceki Umbro formalar gibi. Hatta tasarım aynı da diyebiliriz. Kanımca günümüzde de giyilebilecek nitelikte forma, düz sarı, yakası kırmızı. Oldum olası sevmişimdir bu formayı...

Bu formalar da Umbro dönemi gibi, sapsarı olacak şekilde giyilmiş. Bir kere de kırmızı şortla giyelim denmemiş. :)

Şimdi formalara baktığımızda aynı gibi gözükse de, aslında 2 farklı forma var ve bu fotoğrafı da o yüzden koydum. İlk fotoğraftaki formanın kumaşı, o dönem bildiğimiz, içinden çapraz desenli Adidas kumaşı. İkinci fotoğraftaki formada ise, tamamen kendinden parlak bir kumaş kullanılmış ve formada desen yok. Bu yorumu da fotoğraflara bakarak değil, o dönem her iki formayı da bizzat görüp incelemiş ve farkı gözleriyle görmüş biri olarak söylüyorum. İkinci forma ilkine göre daha az giyildi. Zaten bu sezon, genel olarak parçalı forma dışındaki formalar o kadar az giyildi ki, hepsi parmakla sayılacak kadar giyildiler.

- 4 -

Evet bu sezonun 4. forması ise, yine pek çok kimsenin hatırlamadığı ama bizim 4-5 maç üstüste giydiğimiz, sonra yine rafa kaldırdığımız, Adidas'ın bize 1989-1990 ve 1990-1991 sezonundaki çubuklu formalara oldukça benzer bir forma:

Bu forma da görüldüğü gibi, Fenerbahçe'nin çubuklularına benzer bir yapıda. İkinci fotoğraf da o dönem Adidas'ın kullandığı flok baskı numaraları göstermesi açısından güzel bir kare.

Benim formayla bizzat ilişkim ise, benle anlaşıp, parasını alıp daha sonra bana formayı göndermeyen Fransız bir şahsiyet aracılığı ile olmuştu (neyse ki verdiğim parayı geri alabildim Paypal sayesinde). Hatta Selocan da blogda bahsetmişti bu formadan.

Bu forma da satılırken hiç görmediğimiz, gizli kalmış, az bilinen ve kıymetli formalardan bana göre...

- 5 -

Sezonun bir diğer az tercih edilen forması ise Selocan'ın koleksiyonundan da bildiğiniz, yine Umbro dönemi düz tasarımları gibi, yukarıda 3. formanın zıt renklerinden oluşan, düz kırmızı, yakası sarı forma...

Formanın çok net fotoğrafını bulmak zor, bunlar eldekilerden en iyileri. Bu arada, font da o sezon kullanılan fonttan farklı, ancak Adidas'ın o sezona kadar kullandığı fontlarla aynı yapıda... Selocan'ın formasında da bu font bulunuyor malumunuz, bu da Selocan'ın formasının muhtemelen maçta giyilmiş veya maç için hazırlanmış olduğunu gösterir nitelikte bir detay.

- 6 -

Sezonun belki de en efsane forması, sadece 1 maçlığına, 16 Mart 1996 İstanbulspor maçında giyilen, düz beyaz forma.

Koleksiyoncular için yine bir başka inanılmaz kıymetli bir forma bu...

Sadece tek maç için giyilen bu forma, gerçekten son derece şık, sade, göz alıcı. Beyazın asil duruşunu başarıyla taşıyan bu forma, günümüzde de keşke kullanılsa dedirtmiyor mu sizce de?

- 7 -

Ve; gelelim sezonun bir başka efsane belki de hiç bilinmeyen formasına...

Ben de belki eğer koleksiyonumda yer almasaydı, bu formadan haberdar olamayacaktım...

Kendisi, hazırlık maçlarında ve tespitlerime göre sadece 1 lig maçında giyilmiş, sezonun genelinde giyilen parçalı formayla tasarım olarak aynı ancak renklerin yerleşimi açısından zıt; kumaşı ve renkleri yine Adidas'ın o sezonalrda kullandığı kendinden desenli kumaşından oluşturulmuş, renk tonları 1. forma parçalıya göre daha koyu ve günümüz tonlarına daha yakın, kanımca oldukça değerli ve her bakışımda koleksiyonumda olduğuna şükürler ettiren bir forma. Bana da kulüpten gelmişti, daha 1995-1996 sezonunun başında, sırtındaki o döneme ait flok "9" numarasıyla birlikte.

Bu formayı da henüz satılırken hiç görmedim. Umarım arayanların karşısına çıkar.

Az giyilmişliği ve ortalarda hiç görünmemesi nedeniyle, koleksiyoncular için paha biçilmez olduğunu düşünüyorum.

Velhasıl; tam 7 forma giydiğimiz bir sezonu daha ortaya koyduk. Formalarla ilgili bir başka detay da şudur ki, yukarıda belirttiğim, ilk parçalı, çubuklu, çıtçıt yakalı düz sarı formaların renk tonları ve formları birbirine benzerken (ilk grup diyelim); bu parçalı, Selocan'ın koleksiyonundaki düz kırmızı ve V yakalı düz sarı ise ikinci grubu oluşturuyor bir nevi.

Genel itibariyle, hepsi çok güzel, çok cazip formalar ayrıca ilginçler. Ancak yine istikrar yakalanamamış ne yazık ki... Ayrıca 1 maçlığına giyilen beyaz forma dışında, diğer formalar sadece sarı ve kırmızı renklerden oluşuyor. Döneme ait özel bir çalışma yok, ancak tabii ki bu durum formaların son derece "özel" oluşunu etkilemiyor.

Hala bu dönem formaları gibi sade, albenili formaları bekliyor ve özlüyoruz.

Sırada 1996-1997 sezonu var, o dönemle de ilgili ilginç gerçekler var; ancak biraz daha vakit alacak çalışmamı bitirmem...