23 Eylül 2019 Pazartesi

Avrupa Forması Üstüne Düşünceler



Galatasaray taraftarının, rakip taraftarlara karşı en büyük övünç kaynağı, muhtemelen Avrupa başarılarıdır. Sonuçta Türkiye çapında bir futbol ülkesinde oralara çıkabilmiş tek kulübüz. Bunları durduk yere övünmek için söylemiyorum. Bizim Avrupa kupaları ile diğerlerinden biraz daha farklı bir ilişkimiz var. Bu da formalar açısından da yaklaşımı etkileyebilecek bir durum.

Şimdiye kadar bir 'Avrupa iç saha forması' giymedik hiç. Bunu yurtdışında bazı takımlarda görebiliyoruz. Yakın dönemde 3. formalar falan da "Avrupa kupaları için tasarlandı" gibi ifadelerle tanıtıldı ama bunun dayanağı yok tabii. Tamamen reklam amaçlı. Dravdan isimlendirme. Böyle bir tercih şart mı, olursa nasıl olur, hangi mantıkla olur ya da olmalı, bir ele alalım dedik. Çook önceleri ufaktan bir bahsetmişiz ama yetersiz tabii.




Önce tarihimizde buna benzer uygulamalar var mı, ona bir bakalım.

-- İlk akla gelen Neuchatel maçındaki o meşhur beyaz. Ama o işin aslının şöyle olduğunu hemen belirtip geçelim.

-- Sonrasında 1994-95'e geliyoruz. Yaşı yetenler o yakalı düz sarı ve düz kırmızı formaları hemen hatırlayacaktır. O yıllarda bizde forma işleri iyice karman-çorman bir hâle geldiğinden, ortalık tek maçlık formalarla dolu olduğundan, bu formalar için 'Avrupa kupası forması' demek mümkün mü, hiç emin değiliz. Hem de lig için de düz sarı ve düz kırmızı formalar varken bunları giymek, işi iyice tuhaflaştırıyor.

-- Tek maçlık Sion beyazı. 1997-98. Galatasaray forma tarihiyle ilgilenenlerin çoğunun aklında farklı bir yere sahip olan, aşırı sade ve şık, polo yakalı beyaz forma.

-- Ardından 98-99 ve meşhur füme var. Bu formayı yanılmıyorsam sadece ön elemede ve Ş. Ligi'nde giydik. Toplam beş kez: ön elemede iki Grasshoppers maçı; grupta Juventus deplasmanı, Rosenborg deplasmanı ve içerideki Athletic maçı -- içerideki maçta da (zorunlu olarak) beyaz çorapla kombinlenip hepten farklı bir görüntüye kavuştuğunu ekleyelim.
Ama bu formanın diğerlerinden farklı bir konumu olduğunu belirtelim. Bu forma, günümüz için bile şık bir uygulamayla, üzerinde '98 Şampiyonlar Ligi forması' yazan bir kutu ile satıldı (şuradan o kutuyu ve bu formanın ilk hâlini de görebilirsiniz). Ama ana renkler hariç Avrupa forması olur mu, bu bir tartışma konusu tabii. Fakat renk açısından da başlı başına bir yenilik olan bu formanın, isimlendirme açısından da bir öncü olduğunu belirtmemiz gerek. Bu açıdan belki de tek Avrupa formamız diyebiliriz.

-- Arkasından yine bir füme, 1999-2000 üçüncü forması var. Bu forma, gruplarda önceki sezonki fümeden bir fazla giyiliyor. İlaveten de ön elemede Rapid Wien'e karşı iki kez. Ve yanlış bilmiyorsak yine ligde giyilmiyor. Bu dönemde 3. forma geleneği yavaş yavaş da olsa yerleşiyor. Füme formanın gruplardan elendikten sonra UEFA macerasında hiç giyilmemesi de tuhaf. Çünkü sıra olarak iç saha takımı biz görünmemize karşın, biz füme giysek, en azından Arsenal birinci formasını giyebilirdi.

Sonrasında ise bu tip 'özel' durumlar yok gibi. 1998-99 ve 1999-00 sezonlarında fümelerin bu kadar çok giyilmesini, yeni olmalarına ve gerek karar vericiler, gerek taraftar arasında ilgi çekmesine bağlayabiliriz. Çünkü şöyle bir bakınca, neredeyse hiçbirinde özellikle o formaları giymemizi gerektiren bir durum yok.



İşin diğer tarafına gelelim. Bizim geleneksel iç saha formamız parçalı forma, malum. Fakat çeşitli sebeplerden, bu parçalı formaya hep bir ortak çıkıyor. Vaktiyle, nedendir bilinmez, düz tek renk formalar giyilmiş, çubuklular olmuş. Üretici veya kulüp de, kimi zamanlar bunların tercih etme yoluna gidiyor. Yorumuna girmiyorum fakat, bu parçalı harici sarı-kırmızı, sarı, ya da kırmızı formaların seveni de hiç az değil. Biz diyoruz ki, Avrupa forması, eğer yapılırsa, bu düz veya çubuklulardan biri olsun. Böylece hem parçalı formanın yeri sağlamlaşmış olur, bir seri yakalayıp gözler de iyice alışır; hem de o diğer tasarımlar bir şekilde kullanılmış olup, başka bir mecrada kullanılır ve onları seven taraftar da memnun edilmiş olur.

'Avrupa forması' derken, kendi renklerimizde, tarihimizde bir şekilde kullanılmış diğer tasarımların yer bulacağı bir alandan bahsediyoruz. Diğer renklerin yok yere 1. forma yapılacağı bir uygulama değil. Buna zaten gerek yok. Deplasman formaları ve alternatif formalar, her ne kadar tarihinde önemli bir yere sahip olsa da, seninle özdeşleşse de, sonuçta iç saha formasını kullanamadığın durumda giyilen bir formadır.

Biz kendimize büyük kulüp diyorsak, bunu sağlamanın yollarından biri de oturmuş bir kültüre sahip olmak. Bunun araçlarından biri de forma. Belki en önemlisi forma. Çünkü --akıl almaz bir şekilde buna yeterince önem verilmese de-- seni diğerlerinden ayıran en önemli unsur bu. Sahada seni gösteren, tanıtan, senin kim olduğunu anlatan şey formandır. Bakın işin kombinasyon kısmına girmedim bile. Yeter ki parçalı bir otursun. Belki zamanla şort ve kombinasyon meselesi de hallolur. Şimdi bahsettiğimiz açıdan elde bulunan örneklere bakalım:

-- En yakından gidelim. Borussia Dortmund, 2013'ten beri Ş. Ligi için de forma çıkartıyor. Bazen bu çubuklu oluyor. Çoğu kez de o sezon asıl iç saha forması neyse, onun biraz değişiği bir düz sarı. Gayet hoş bir uygulama. Muhtemelen satışlara da etkisi vardır.

-- 2000'lerin ortasında Bayern Münih yapmıştı. Bazen bordo, bazen siyah, bazen de mavi katkılı şekilde.

-- Son iki sezondur Napoli, iç saha ve deplasman formasının bazı yerlerini farklı renk yaparak Ş. Ligi'nde giyiyor. İlginç fikir açıkçası. Özellikle bu sezon sonuç gayet iyi.

-- Salzburg bu sezon için özel bir set çıkarmış. Tasarım anlamında pek parlak olmasa da --günümüz itibariyle Nike ile anlaşmalı olmanın getirisi-- Avrupa'ya özel iki forma, güzel.

-- Ve bu alanın bayrak taşıyanı: Sevilla. Özellikle 2000'lerin sonunda Joma'nın Avrupa'ya özel, çok da orijinal ikililer tasarlamasıyla zirveye ulaşan gelenekleri, 2010'lardaki UEFA üçlemelerinde de devam etti. Hâlâ her finallerinde tasarım olarak çok farklı olmasa da özel forma giyiyorlar. Bu harika bir şey.

Tabii bu işin üreticiyle olan kısmını bilmiyorum. Salzburg'a yapmışlar, bize niçin olmasın? Son dönemde kendileriyle aramız pek iyi değil, malum. Belki ilerde, ya da başka bir marka ile anlaşınca bu konu belki gündeme getirilir yetkililer tarafından.



Şimdi de 90'lar ve 2000'lerde hangi formalar bu söylediğimiz kapsamda kullanılabilir(di), bir bakalım:

Öncelikle 90'larda giydiğimiz bütün o düz formalar bu konsepte uygun. Ayrıca 1994-95'teki parçalı-çubuklu da bu yönde kullanılabilirdi. Sonraki sezon siyah şortla kombinlenen çubuklu keza. 1996-97'deki çoğunluğu kırmızı, bir yanı sarı olan forma da bu amaca uygun. 2000-2001'deki füme destekli düz kırmızı keza öyle. 2001-2002 ve 2003-2004'te gördüğümüz düz kırmızı altı beyaz ve siyah şortlar da illa denenecekse Avrupa'da denenebilecek formalar. 2000'lerin başındaki çubuklu furyasında giyilen tüm formalar yine bu gruba giriyor. 2005-06, 2007-08, 2009-10, 2011-12, 2012-13, 2013-14 sezonlarında görülen düz sarı ve kırmızılar da dahil edilebilir. Artık o dönemleri geçtik diye düşünüyoruz ama, 2008-2009'daki çubuklumsu forma da Avrupa'da giyilebilir, parçalının yerini işgal edeceğine.

2010-2011'de giydiğimiz, Ali Sami Yen'in son sezonu anısına tasarlanan siyah şortlu çubuklunun bu amaca en uygun formalardan birisi olduğunu düşünüyorum. Gerek çubuklu olması, gerek siyah şortla tamamlanması, herhangi bir sezonda Avrupa için giyilebilecek en doğru formalardan birisi olur.

Ya da 2001-2002 ve 2003-2004 parçalılarını ele alalım. Siyah ağırlıklı parçalılar. Normal, parçalının birinci forma olduğu bir sezonda, bunlara benzer bir parçalı, Avrupa forması olabilir mi? Gayet de iyi olur.



Şimdilerde Nike'ın son birkaç sezonda ortak tema ile tasarladığı üçüncü formalar biraz daha Ş. Ligi için yapılır gibi oldu. Tanıtım tarihi de ona göre ayarlanıyor. Ama sonuçta bunlar üçüncü forma, toplasan en fazla 6-7 kere giyiyorsun. Ki zaten 2000'lerin sonundan bu yana büyük markalar üçüncü formayı 'European away' veya 'UCL kit' gibi isimlerle tanıtıyor, "arada kaynamasını" engellemeye çalışıyorlardı. Aynı yere varıyor yani.

Bizim forma tarihimiz, biraz da forma geleneğimiz, ayrı, özel bir Avrupa forması giymek için uygun. Son yıllarda bazı şeyler oturtuldu şükür. 4. formayı görmüyoruz. Ana renklerde parçalı hariç forma da gün geçtikçe azalıyor. O kontenjanı buraya yöneltebilirsek, güzel bir yenilik olarak forma geleneğimiz içerisine yerleştirebiliriz. Hem işin ekonomik yönü de var.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder