Bu fotoğrafı bilenlerimiz çoktur. 1993 yılında Galatasaray Efsane oyuncu Frank Rijkaard'a transfer teklifi yapıyor. Bu haberi alan gazete de hala yapılan o klasik olayı yapıp, kafayı bizim formaya monte ediyor.
1993 Yılında Galatasaray artık futbolculuk kariyerinde son demlerini yaşayan efsaneyi Türkiye'ye getirmeye kararlıydı. O zamanki yöneticilerden Mehmet Cansun Amsterdam'a gidip Rijkaard'ı ikna etmeye çalışmış ve bunu başarmıştı. Hatta Rijkaard Türkiye'ye dahi gelmişti, herşey hazırdı. O zamanki eşi İstanbul'da yaşamak istemediği için transfer son anda yatmıştı. O efsane trionun bir üyesi neredeyse Galatasaray forması giyip sahaya çıkacaktı.
Bu rüyayı Rijkaard futbolcu olduğu zaman yaşayamadık, ancak tam 16 sene sonra bu oyunu yaratan adamın oğlunu bu armayı taşırken görme fırsatımız oldu. Biraz futbol blogu tarzı bir yazı oldu ancak 16 sene önce de o formayı giyerken hayal ettik biz bu adamı.
8 yorum :
Zamanında Rijkaard transferinin bu kadar ilerlediğini düşünmüyorum. Bir ara transferde herkes gelmek isterdi de eşi izin vermezdi. Bu bilginin çok doğru bir kaynağı var mı ? Yukarıdaki forma fotomontajını yapan gazete haricinde tabi ki.(Teklif reddini içeren mektup olması bir şeyi değiştirmiyor. Yapılan her teklife verilen standart cevaptır.)
Var Mehmet Cansun :) ve Rijkaard'ın menejerinin ta kendisi. Bu gazete 93 yılından kalma ancak Rijkaard Haziran başında geldiği zaman kulübe eski defterler açıldı ve hem menejeri hem Mehmet Cansun hem de Levent Tüzemen bu hikayeyi anlattılar. Yani olay tamamen gerçek şimdiki kolpa haberlerden değil.
Teşekkür ederim o halde, ilginçmiş. O zamanki şartlarımızı düşününce gelmemekle doğru bir kariyer hamlesi yapmış o halde.
Aslinda futbolculuk kariyeri zaten bitmisti. 93 yilinda Milandan ayrildi ve ulkesine, onu Rijkaard yapan takima geri dondu. Ajax'ta 2 sene daha oynadi ve birakti futbolu. Anlayacagin tipik bir, futbolu birakmaya karar vermis bir adamin son bir kez ulkesine, dogdugu kulube donme hareketi. Belki bize gelmis olsaydi Hagi gibi 30 undan sonra kariyeri canlanan bir adam olabilirdi.
'Kariyer hamlesi' doğru bir tanım olmadı sanırım. Kazandığı Şampiyonlar Ligi kupası'nı kast etmiştim. "Kariyerine bir çentik daha atabilmesi açısından doğru bir hamle" demek daha doğrusu. Galatasaray'la o dönemde böyle bir başarı elde edemezdi zira. :)
evet orası kesin ama, manutd zaferinde yer aldığını düşünsenize, o zaman da hagi örneğinin bir alt versiyonu gibi, taraftarın veya camianın gözünde farklı bir yere otururdu. o ihtimal de var.
Mümkündür. Lakin o Hagi'yi bile teknik direktörlüğünde istifaya davet edebilmişti bu tribünler. Çünkü varlığını o kadar içselleştirmiştik ve bizden biri addetmiştik ki böylesi bir dünya futbol tarihi efsanesine dahi saygı duymayı unuttuk. Bize az bir yüz verdin mi, işin cılkını çıkarıp enseye şaplak atmayı severiz. İyi niyetli Skibbe'ye sorulan soruların birisi bile Terim'e sorulamazdı mesela. Bilinirdi ki Terim bıyıktan başlardı konuşmaya.
Balkan kültüründe yetişen bir adamın Türkiye şartlarına uyum sağlaması daha kolay ama o dönemde ülke olarak her alanda Batı Avrupa'nın oldukça gerisindeydik. Onların 80'lerde yaşayıp bitirdikleri 90'larda bize uğramamıştı henüz. Bir Hollanda'lı o ortama gelip de Türkiye'yi o imajıyla hatırlasaydı belki de 2009 Türkiye'sine gelmek istemeyebilirdi. Kewell'ın bile 2007'de ilk başta yurtdışındaki algılanışımız sebebiyle transferine: "Daha neler" diye yaklaştığını biliyoruz. Buraya gelip de 90'lar Türkiye'sini bulsaydı sanırım o da Türkiye'de bu kadar mutlu olmazdı.
Geçen sene de M.köy ara sokaklarının birisinde bu şimşek formayı 40'lı yaşlarındaki bir taraftarın üstünde gördüm. Adam ya çok seviyor bu dizaynı ya da cimri. Hem de bayağı bir cimri.
orta paragrafta söyledikleriniz doğru tabii. o zamanlar bu kadar iç açıcı değildi her şey. şimdi de yeterince iç açıcı değil tabii, o ayrı.
Yorum Gönder