Bu Blogda Ara

21 Ocak 2020 Salı

1996-97 Dökümü ve Başka Şeyler



Geçenlerde Youtube'da bir video denk geldi, söylemesi ayıp. Açtım. Bir baktım maç maç gidiyor. 1996-97 sezonunun hikayesi. Başlarda hoca dahil birkaç kişinin yorum veya demeçleri. Sonrası neredeyse tamamen maçlar. Bir kupa maçı ve Cumhurbaşkanlığı kupası hariç, 34 lig maçı. Goller falan. Hagi yeni gelmiş. Bir yerden sonra aklıma kayıt tutmak geldi. Belli bir zamandan önce, elde görüntü az olduğu için, toplamda ne giyilmiş-ne olmuş, tam bilmiyoruz, formalardan haberdar olsak da. Vaktiyle sağolsun Calibra o sezonu kaydetmişti bloga. O zaten giyme yoğunluğuna göre sıralamış. Ben de bu kez detayına girmiş olayım, biraz da yorum katayım.

Öncelikle eksikten başlayalım: Beyaz forma yok. Şortta tamamlayıcı olarak varlığını koruyan siyah hariç, sarı-kırmızıdan başka renk yok. Belki erken dönemler nispeten ama, yani bir sürü forma giyip bir tane beyaz olmaması... O sezonki lige bakınca, misal bu sezonda olduğu gibi üç tane sarı-kırmızı, iki de turuncu renklere sahip takım yok. Bu bir faktör olabilir; ama ligde Gaziantep, Gençlerbirliği, İstanbulspor, hatta Ç. Dardanel var. Fakat yerleşik forma kültürü olmadığı için, adam kendi evinde deplasman formasını giyiyor, sen de zorda kalmıyorsun.

Şimdi de hangi formanın kaç kez giyildiğine geçelim. Fotoğraf koymaya gerek yok, şurada hepsi var. Hattâ oradaki sırayla yazıyorum.

Parçalı: 13
Sarı: 8
Kırmızı: 5
Çubuklu: 4
Diğer sarı: 2
Diğer (düz) kırmızı: 2

Videoda yer alan diğer iki maç da, meşhur, penaltıları 18-17 biten Gençlerbirliği ile oynanan kupa maçı ve Fenerbahçe ile oynanan, ertelenmiş olan Cumhurbaşkanlığı Kupası maçı. Gençlerbirliği maçında sarı, Fenerbahçe'ye karşı ise parçalı giyilmiş.

Nerede ne giyildiği konusunda kesinlikle bir düzen yok. İçerde sarı da giyiliyor, parçalı da; o dönem için ilerici bir tasarım olarak sayılabilecek, üç şeridin sol taraftan dikine indiği kırmızı forma da. Hani son birkaç yılda yine o konudaki monotonluğu bozacak çözümler buluyor veya 90'ların tasarımlarını yeniden diriltiyor ya Adidas, bu da mesela orijinal bir çözüm. Yine giyse keşke birileri.

O formada sıradan Adidas görünümü dışına çıkılırken, ligin ikinci yarısında giyilen düz sarı ve düz kırmızılarda tam tersine, hem omuz ve kollarda, hem de koltuk altı ve yanlarda üç çizgi var. Duble yol. Bu formalar toplam 4 kez giyiliyor.


İşin içine şortlar da girince, kombinasyon sayısı da artıyor hâliyle. Parçalı, üç şortla da (siyah, kırmızı, sarı) giyiliyor. Az önce bahsettiğimiz kırmızı forma, sarı ve kırmızı şortla kombinleniyor. Çubuklu yalnızca siyah şortla giyiliyor ve o nostaljik görüntü korunuyor. Çorap açısından ise pek fazla farklılık yok. Neredeyse tamamen, şortla aynı oluyor.

Sezon boyu genelde kaotik giden tercihler görüyoruz. Arka arkaya giyme konusunda ise, bir tek ligin sonundaki 7 maçta parçalı giyerek bir seri ortaya çıkıyor. İlkinde kırmızı şort, en son 6 maçta da siyah şort giyerek, bir nevi, sonraki sezon için ortamı hazırlıyorlar.

Ayrıca bu sezondan itibaren, giyilen forma sayısı yavaş yavaş normale dönüyor. 1997-98'de de iki farklı set gördükten sonra nihayet 1998-99'da üç forma giyiyoruz ve daha da önemlisi ideal bir sete kavuşuyoruz ki bu, tarihimizde bir ilk.


Son olarak da, sezon sonunda muhtemelen Adidas için yapılan poster çekiminde ilginç bir şey fark ediyoruz. Hocaların üstünde, 1997-98 sezonu başında Ş. Ligi elemesinde Sion'a karşı içerde giydiğimiz beyazın uzun kollu versiyonunu görüyoruz. O dönemde yeni formaların önceki sezonun sonunda gelmesinin ihtimal dışı olduğunu düşünürsek, 96-97'nin ikinci yarısında bu beyazın da elde hazır olduğunu varsayabiliriz. O sezonun ikinci yarısında giyilmeye başlanan çubuklu ve o iki düz forma ile birlikte gelmiş olabilir. Ve bu formayı yalnızca adı geçen maçta giydiğimizi düşünürsek, belki de daha fazla görebilirdik o güzelliği. 

20 Ocak 2020 Pazartesi

2019-2020 Formaları Analizi


1.) Parçalıdan direkt girelim olaya. Öncelikle, bu sezonki parçalımızda bir çubuklu deseni yer alıyor. Daha doğrusu, çok yanlara doğru kaymadan üç tane dikine şerit yer alıyor. Böylece her iki rengi de, açıklı-koyulu ikişer tonda görüyoruz. Bu çubuklu deseni seçmenin sebebi de, bu sezon itibariyle UEFA Kupası'nı alışımızın 20. yıldönümünü kutlayacak olmamız. O sezonun formasına bir gönderme. Şahsen geçen sene, bu sezon çubuklu giyebileceğimizi düşünüyordum. Ama --fikir kimin bilmiyorum-- orijinal denebilecek bir çözüm bulunmuş. Bu konuda karar vericilere teşekkür borçlu olduğumuzu belirtmek gerek. Sonuçta daha 2014-15 sezonunda çubuklu giydik, parçalıyı mümkün olduğunca uzun süre giyip, iyice oturtmamız gerekiyor.

Şöyle bir şey var ki, 2000 göndermesi yapılan formada seçilen yan/tamamlayıcı renk siyah. 1999-00 sezonundaki çubukluda yaka ve '3 stripes' için füme kullanılmıştı. Neden böyle bir karar verilmiş, bunu bilmiyoruz. Belki ilerde öğrenme şansımız olur. Yadırganacağını düşünmüş olabilirler.

-- İkinci not olarak, farklı bir 'tam parçalı' giydiğimizi söyleyelim. Nike'ın 2016'dan beri iyice ana kullanımı hâline gelen omuzdan çapraz gelen kesimde, tam parçalı ancak böyle olabilirdi ve bu tercihe gidilmiş. 2008-2009'da da buna yakın bir parçalı vardı ama omuzlar tek renkti.
Bu şekilde tam parçalıya olan açlığın kısmen giderildiğini söyleyebiliriz belki. Sonuçta burada da gövde ve kollar ikişer renge ayrılmış durumda. Yaka için de siyah renk seçilmiş ve geçen sezonki parçalıya çok benzemesinin önü kesilmiş.

-- Bu sezon parçalının arkası düz ve kırmızı renkte. Ve arkanın düz kırmızı olması, nasıl ki iki sezon önce arkadan bakıldığında sarı forma altına beyaz/kırmızı şort görüntüsü veriyorduysa, bu kez de genelde tercih ettiğimiz kırmızı şort ile arkadan görünümü kıpkırmızı hâle getiriyor. Hoş bir manzara olmadığını vurgulamaya lüzum yok.



-- Ve asıl meseleye geliyoruz: Şort. Bu konuda maalesef tam bir karmaşa var. Eldeki bilgileri serelim:

* UEFA'ya verilen forma sırasında, ilk tercih olarak parçalı altına siyah şort ve çorap gözüküyor.

* Federasyonun sitesine giriyorsunuz, orada da öyle.

* Fifa 20'de kırmızı şort altı siyah çorap.

* Tesislerdeki dolapların üstünde yer alan görsellerde siyah şort ve siyah çorap.

* Ama en önemlisi, kulübün tutumu. Ve bu da ana kombinasyonda kırmızı şort ve çorabın olduğu şeklinde.

Yıllardır beyaz şortun var olup kullanılmaması üzerinden feryat ederken, bu sezon beyaz yerine siyah seçilince ortalık iyice karıştı. Daha önce bahane, rakip takımın sadece beyaz setle gelmesi olurdu -- gene anlaşılırdı, yanlış olsa da. Bu kez siyah şort var, bir engel yok, şort gene kırmızıya dönüyor.

[Geçerken söyleyeyim, taraftarın çoğunun böyle bir derdi yok. Olması da gerekmiyor, sonuçta biz bir avuç forma manyağıyız. Ama kendi hâlinde yakınırken "Takım kazansın da, isterse çingene pembesi-kraliyet mavisi giysin, bana ne" demek de biraz... Siz eğer kulübünüzün büyük olduğunu düşünüyorsanız --çoğumuz öyle düşünüyor, hâliyle-- bunun sebeplerinden birisi de bu kulübün belirli bir kültürünün olmasıdır ve forma konusu da bu husustaki ana başlıklardandır. Takım her gün transfer yapsın istemek yerine keşke şu konularda az daha bilinçli olunsa.]



-- Bu konuyu şöyle bağlayalım: O yakanın siyah olması, durumun ne olduğu gösteriyor gibi aslında. Başka bir yerde siyahlık var ki, onu da siyah yapmışlar -- 15-16 parçalısı gibi. Evet, tercihler bu yönde değil --iç sahadaki 13 maçta yalnızca 3 kez siyah şort kullanımı-- ama belli ki ana kombinasyon parçalı-siyah-siyah şeklinde. En azından bir aralar böyle konuşulmuş...

-- Arma, Türk bayrağı ve swoosh her zamanki yerlerinde. o konuda değişim kolay kolay olmaz zaten.

-- Siyah konçlarda yer alan 'Gs' yazısı ve swoosh, sağda ve solda farklı renk. Bu detay güzel. (Karşıdan bakınca) sağdaki sarı, soldaki ise kırmızı. Klasik sırayla yani.

-- Sarı ve kırmızıyı iki farklı tonda görmemiz, 2016-17 parçalısını da hatırlatıyor, onu da not edelim.



2.) Bu sezonun deplasman forması bej renkte. Geriye dönüp baktığımızda bu rengi 2010-11 sezonundan hatırlıyoruz. Bu sezon beyaz kontenjanını bu şekilde doldurduk diyebiliriz. Şahsen birkaç senede bir beyaz yerine başka açık renklerin kullanılmasına olumlu bakıyorum. Bunun salt satış politikalarıyla ilgisi yok; değişiklik iyidir, sonuçta iç saha forması değil bu. Beyazın yeri bizde gayet sağlam, anlatmak gereksiz yani.

-- Beklenileceği gibi yan renk olarak kırmızı seçilmiş. Yaka hafif sarı katkılı kırmızı ve kol uçları da  kırmızı renkte.



-- Burada, iç saha forması kadar olmasa da yine bir şort sorunsalı var. Bej formayı ilk kez, ağustos ayında Fiorentina ile İtalya'da oynanan hazırlık maçında gördük. Pek umulmadık şekilde kırmızı şort ile kombinlenmişti ve bu konulara kafa yoran futbolseverlerin hoşuna gitti bu manzara. O günlerde henüz göğüs reklamı da belirsiz olduğundan, forma hem sade, hem de kombinasyonluydu ve kafalarda "Acaba böyle mi giyilecek?" sorusu belirdi, ister istemez. Hemen söyleyelim: Hayır, öyle olmadı. Üç kulvarda toplam 5 kez giydik ve hiçbirinde kırmızı şort yoktu.

Yukarıdaki UEFA görseline bakacak olursak, bu formanın öncelikle kırmızı şort ile bildirildiğini görüyoruz. Bu sevindirici bir haber olabilir, ama fiile geçmediği sürece hiçbir anlamı yok. Maalesef biz açık renk deplasman formalarını koyu şortla kombinleyemiyoruz bir türlü. Demek istediğim, bunu bir düzene sokamıyoruz. Gördüğümüz örnekler hep istisnai. Bunlar basit meseleler, ama hep böyle yarım-yamalak hâlde kalıyor.

-- Kayserispor maçında onların siyah, bizimse bu formayı giymemiz, muhtemelen onların çubuklusuyla bu formanın net olarak ayırt edilememesiyle ilgili. O dönemde henüz gri forma da tanıtılmadığı için, hakemler bu çözümü buldu sanırım.

-- Bir de şöyle bir tahmin var, formanın tasarlanış amacıyla ilgili. Yani bu bir tahmin yalnızca, ama umarız ki doğrudur. Doğruysa da harika bir tercih olduğunu düşünüyorum. Çünkü böylece , UEFA Kupası'nın 20. yıldönümünde giyilen üç formada da o yıla gönderme bulunmuş olur ve bu sezonki set daha anlamlı hâle gelir.



3.) Nike'ın son yıllarda tüm 'Elit seviye' takımlara aynı konsept dahilinde sunduğu üçüncü formalarda bu sezon bize düşen, böyle yalandan bir 90'lar havası sezdiren bir gri formaydı. Bej formada destek olarak kırmızı kullanıldığı için burada aynı göreve sarı atanmış. Bu sebepten iki açık rengin bileşimi ve dengeleyici koyu rengin olmaması ile çoğu kişinin gözünü alıyor olabilir bu forma. 

-- Formanın rengi, 99-2000 sezonunda kazanılan kupalardan geliyormuş. Gövdedeki koyu gri kısımlar da o sezonda kazanılan dört kupayı simgeliyor. Gri yerine yine o sezonda giyilen füme kullanılsa sanki daha iyi olabilirmiş. 

Bu forma için doğru düzgün tanıtım yapılmadığı için, tasarımdaki amaç ve gönderme çok havada kaldı. Halbuki doğrudan 99-2000 sezonuna atfen yapılan bir forma özelinde bu daha iyi yapılabilirdi. 

-- 2002-03 sezonundaki metalik griden sonra ilk kez gri kullanıyoruz. Ki o forma da çok az giyilmişti. Füme deplasman forması geleneği olan bir takım için sadece ikinci kez gri giymek ilginç gelebilir tabii.

(Bu arada Trabzonspor'un bu sezonki güzel forması için de aynı şey var: Füme ya da o civardaki koyu renge gri deniyor maalesef. O gri değil, gri o kadar koyu olmaz. Kulübün kendisi de gri diyor, iş iyice boka sarıyor.)

-- Tema 90'lar olunca, diğer takımların aynı konseptteki formalarını da görünce, "Acaba hangi eski formamıza gönderme var?" sorusu belirdi. Forma tanıtılmadan önce, eldeki bilgilerle birlikte 98-99 füme hemen akla geldi. Sonradan anlaşıldı ki, mevzubahis forma daha açık renk olacaktı ve gönderme de başka şeyler içindi.

-- Geçtiğimiz sezonki kadar olmasa da, bu sezon da ortak temaya sahip 3. formaların bir kısmında monokrom arma var ve biz de bu forma için yine bir fasıl heveslendik. Yine fos çıktı. Şu tüzük meselesi önümüzde engel olarak durmaya devam ediyor. Bakalım daha ne kadar.  

Ürünlerde monokrom görüyoruz, devamı da gelecek. Oldukça da hoşuna gidiyor ahalinin, ama formalarda en azından bir süre daha görmeyeceğiz gibi. 

-- Yukarıda, bej formanın bir nevi beyaz ikamesi olduğunu söylemiştik. Gri de aynı görevi taşıyor bir nevi, ama ikisini aynı sezonda kullanmak, biraz cepten yemek olmuş. Seneye giyilecek bir beyazın ardından gelecek bir gri deplasman forması daha güzel olabilirdi. 

...


Geçen sezonki 'ideal' diyebileceğimiz setten sonra, bu sezon koyu deplasman formasının olmadığı, beyazı da görmediğimiz, gözlere daha yabancı gelebilecek bir sete sahibiz. Koyu deplasman forması yok ama, şükür bu üçlüyle yurtdışında sorun yaşama ihtimali de pek yok. En azından parçalı-beyaz-kırmızı üçlüsü kadar tehlikeli değil. Yine de mesela yukarıda değindiğimiz Kayserispor maçı örneği hoş değil. 

Gride açıklı-koyulu bir gövde var ama iki formadan birinde böyle bir enine sarı-kırmızı şerit falan, bir eklemeler olabilirmiş sanki. İkisi de bu şekilde, fazla sade kaçıyor diyebiliriz. Ki zaten beyaz formalarımızda da son yıllarda bu var. Hadi geçen sezonki ortadan geçen 'Boğaz' ile yırttı, ama 14-15, 16-17 ve 17-18 beyazlarına bakınca sorunun varlığı gayet açık.




Copyright © 2010-2014 galatasarayformalari.com - Tüm Hakları Saklıdır