Epey oldu yazmayalı, üzgünüm. Bilek sakatlığım yeni yeni geçerken, bronşit oldum çok fena. 1 haftadır yatıyorum neredeyse...
Arayı çok açtık ama yeni bir sezon incelemesiyle kapatacağımıza eminim: 1992-1993.
Galatasaray'ımız, ligde devam eden 3 yıllık Beşiktaş egemenliğine dur demek adına, sezona Alman teknik direktör Feldkamp ile başlamış, sonraları "Kral" olacak Bursaspor'dan genç golcü Hakan Şükür transfer edilmiş, yine bizim için efsane olan iki alman defans oyuncusu Götz ve Stumpf kadroya katılmış, bu transferlerin yanına, daha altyapıdayken; bizzat Metin Oktay'ın ifade ederek kendisinin yerini doldurabilecek vuruşlar yaptığını söylediği, bir başka genç forvet Mustafa Kocabey A takıma çıkmış, Doğu Alman forvet Gütschow da transfer edilmiş, ayrıca Konyaspor'dan Suat alınmış ve büyük umutlarla başlanan sezonda TSYD Kupası müzeye götürülmüştü.
Galatasarayımız o sene ligde, averajla da olsa Beşiktaş'ın önünde şampiyon olmayı başarmış, Türkiye Kupası'nı finalde Beşiktaş'ı ekarte ederek kucaklamış ve sezonu oldukça başarılı bir şekilde sonlandırmıştı.
Avrupa'da ise ülkemizi UEFA Kupası'nda temsil eden Galatasaray; ilk turda Katowice'yi elemiş, ardından o dönemin güçlü alman takımı Eintracht Frankfurt'u geçmiş, sonraki turda her ne kadar ikinci maçta 3-2 yenmeyi başarsa da ilk maçta aldığı 3-1'lik yenilgi yüzünden AS Roma'ya elenmekten kurtulamıyordu.
1991-1992 sezonu başında anlaşma yapılan Umbro ise hala forma tedarikçimiz olarak devam ediyordu. Reklamımız ise, 1991-1992 yılında Avrupa Kupası maçlarında giymeye başladığımız Show TV (bu sefer lig maçlarında kullanılıyordu), Avrupa Kupası maçlarında ise yine bir başka Erol Aksoy firması olan Emek Sigorta.
Bir önceki sezonun fantastik formalarının ardından Galatasarayımız parçalı formasına geri dönmüş ve iki farklı yaka tipli iki parçalı formanın haricinde bir adet de düz sarı forma giyilmiş çoğunlukla, ayrıca tek maçlığına da olsa, Avrupa Kupası maçında giyilen beyaz forma ekolü devam ettirilmiş.. Bununla birlikte, Milliyet Gazetesi Arşivi sağolsun, bir başka formanın daha sadece bir maçlığına giyilmiş olduğunu da tespit ettik ki, onu da yine en sona saklayalım.
Gelelim formalarımıza:
- 1 -
Galatasarayımızın bu sezonda en çok giydiği parçalı forma, pek çoğunuzun da bildiği üzere, açık bir V yaka tipli olan bu forma. Sezonun neredeyse yarısında giyilmiş olan bu formanın, o dönemki Umbro kumaşlarında görmeye alışık olmadığımız bir kumaş deseni bulunmakta.
Bu forma da sadece bu sezona özgü. Bu sezondan sonra giyilmemiş bir daha. Umbro döneminin kimi karışıklıklarına rağmen, bu parçalı bir kaç aylık serüveniyle kalmış.
Sezon başından itibaren 20 maçlık bir periyodda sürekli giymiş olduğumuz bu formada, gördüğünüz üzere amblem kumaş üstü nakıştan hazırlanmış olup, formaya dikilmişti. Formanın altında genellikle kırmızı, bazen de sarı şort tercih edilmiş.
Ayrıca bu formayı Aralık ayından sonra giymemişiz bir daha. Bu da ilginç.
- 2 -
Bu formadan sonra, yine bir parçalı giydi Galatasaray, maçlarının çoğunda.
Bu formanın kumaşı, yukarıdaki parçalıdan farklı, amblemi ise tıpkı yukarıdaki parçalıda kullanılandan olduğu kadar, daha önceki sezonlarda giydiğimiz ve hatta 93 sonrası neredeyse tüm formalarımızda kullanılan yuvarlak kabartma amblemler de kullanılmış.
Formanın yaka kısmı, daha sonraki sezonlarda Umbro tarafından üretilen formalar gibi kırmızı ve çıtçıtlı. Bu parçalı da genellikle kırmızı veya sarı şortla giyilmiş.
Bu formamız da mart ayından sonraki tüm maçlarda yerini sarı formamıza bırakmışsa da, 1993-1994 sezonunda ve 1994-1995 sezonunda aynı tasarımı görebiliyoruz (kumaşı, deseni farklı olsa da), Türk Bayraklı haliyle.
- 3 -
Galatasarayımızın bu sezon en çok giydiği 3. forma ise, her ne kadar parçalılar kadar çok giyilmemiş olsa da, yine bu üstüste gelen 2 şampiyonluk dönemiyle zihinlere kazınan, düz sarı forma.
Formanın yakası kırmızı ve bu kırmızının içinden geçen sarı bir şerit var. Kimi formalarda bu sarı şerit yakanın tam ucunda yer alırken, kimilerinde görüyoruz ki yakanın ucuna yakın bir kısmında.
Ayrıca kullanılan amblemlerde ise yine bir tutarlılık yok ne yazık ki. Kimi formada tıpkı 1991-1992 sezonu formalarındaki gibi doğrudan nakış logo, kimi formalarda 1 numaralı parçalıdaki gibi dikiş bir amblem, kimi formalarda ise yine yuvarlak kabartmalı logo. Forma genellikle sarı şort ve sarı çorapla giyilmiş.
Bu formayı da 1993-1994 ve 1994-1995 sezonunda, farklı yaka tasarımı ve kumaş deseni farklılıkları ile , Türk Bayrağı eklenmiş haliyle görebiliyoruz.
- 4 -
Gelelim bir başka "efsane" formaya... Bu formamız da ne yazık ki sadece bir maçlığına giyilmiş ve efsaneler arasındaki yerini almış.
Formanın aslında şekil olarak pek bir özelliği olmasa da, sadeliği ve beyazın asaleti, Galatasaray'a yakışması ile kendisini buluyor adeta.
Sadece 29 Eylül 1992 tarihindeki UEFA Kupası maçında, Katowice'ye karşı giyilmiş. Yakalar ve numara kırmızı, şort ve çorap da öyle. Formadaki tek sarı detaylar, amblemimizde ve yakaların kenarındaki sarılar.
Sade, hoş ve koleksiyonerler için bulunmaz nimet...
- 5 -
Yine bir başka bir maçlık forma daha!
Üstelik, biz bu formayı aslında bir sezon sonra, yine başka "bir" maçta giyildiğini sanıyorduk, ama Milliyet Gazetesi arşivi, yanıldığımızı ortaya koydu ve bizi fazlasıyla şaşırttı.
Evet, bu formayı ilk defa 29 Eylül 1993 tarihindeki Şampiyonlar Ligi eleme maçında, Cork City karşısında giyilmiş diye biliyorduk.
Halbuki ilk olarak bir lig maçında, Show TV reklamı ile 29 Kasım 1992 tarihindeki Konyaspor maçında giyilmiş. Fotoğraf her ne kadar net olmasa da, formayı ortaya koyması açısından yeterli.
Amblem bildiğiniz gibi, tıpkı 1991-1992 sezonu formalarındaki gibi nakış olarak formaya işlenmiş. Bu forma da yine bu açıdan 1991-1995 arasındaki Umbro döneminin amblem konusundaki tutarsızlığını ortaya koyar nitelikte. Kollar sarı, yaka bağcıklı ve yakanın etrafındaki yuvarlak alan sarı. Formanın yakaları ise kırmızı ve çıtçıtlı.
Bence kesinlikle döneminin ilerisinde ve oldukça şık bir forma. Beşiktaş'ın son 5-6 sezondur "nostalji" çerçevesinde giydiği formasını andırıyor. Keşke günümüzde de bu tip bir forma tasarlansa arada, biz de nostaljik atıflar yapsak adam akıllı.
Resim Kaynak: Milliyet Arşiv