Bu Blogda Ara

29 Ocak 2010 Cuma

PARÇALI İLE PARÇALA


Tartışmasız, 20 yaş ve altında olan, Dünyanın en yetenekli isimlerinin başında gelir Giovani. Böyle muhteşem bir yeteneği "Parçalı" kuşanmış görmek sırf Galatasaraylılara değil, bütün futbol severlere büyük zevk verecektir hiç kuşkusuz. Ayrıca Rijkaard'ın da oğullarından biri olduğu için, ayrı bir keyifle oynayacaktır kendisi de.


Giovani imza töreni sırasında Neill ve Jo gibi "Cesaret" formamızı değil "Sadakat" formamızı giydi. Yani Parçalı formayı. Gördüğünüz gibi de oldukça yakışmış. Benim kendisine yakıştırdığım numara 17 idi, ancak yönetim veya Giovani 30 numarayı seçmiş. Sezon sonu bonservisini aldığımızda numarası değişir belki.

Hayırlı olsun Giovani, hem sana hem bize...

4 Madde

Burada hep söylediğimiz şeyleri toparlayan mahiyette bir yazı yazmak istiyorum. Çünkü çoğu kez yazılarda "hep söylediğimiz gibi", "sürekli yazdığımız şekilde" diyip duruyoruz. Adam daha önce okumadıysa demez mi "kekliyor abi bunlar bizi" deyu. Hem bu sebepten, hem de bilmeyen öğrensin maksatlı, şöyle bir temel meseleleri yazmak istiyorum. Galatasaray'ın forma hususunda yapması gerekenleri sıralayalım bakalım neymiş onlar.

Çok mühim uyarı:Burda yazacaklarım "bence" veya "bizce" olan şeyler değildir. Forma kültürü ve Futbol kültürü gereği, Galatasaray gibi bir kulübün bu konularda yapması gereken işlerdir. Yapılması elzem işlerdir.

1. Bir takımın, Home forması hangisiyse, o forma istisnasız her sezon üretilmelidir. Bu konuda ilk önce insanın "yeav, o kolay" diyesi geliyor ama, bu takımın en başarılı 2 sezonunda çubuklu forma giyildiği düşünülünce, ve hatta kazandığı 2 Avrupa kupası'nın töreninde parçalı desenin görülmediği düşünülünce, işin ciddiyeti kavranıyor. Bu konuyla ilgili bir yazı blog arşivinde var, buyrun.

Şu da var;biliyorsunuz, önceki yılları saymayalım, son yıllarda, tam biz "bu işler yerine oturuyor" derken, kulüp parçalı haricinde de sarı-kırmızı formalar yapmaya başladı. Çubuklu veya düz kırmızı. O önemli değil. Bu durum, parçalıya bir nevi "kardeş gelmesine" sebep oluyor. Sonuçta insan zevki, kimileri de "aa çubuklu güzelmiş bunu giyelim" diyebiliyor bilinçsizce. Tonla var. Bu ekstra formanın çıkması, parçalının hakimiyetini tehdit eden bir durum. Tabii mali yönü de var bu ilave forma çıkarma işinin. O sebepten de tatlı geliyordur. Ama bilinç gerekiyor paradan önce.
Bu vaziyeti görünce de, insan "abi gün gelir parçalı yalan olursa" diye düşünebiliyor. Ki ben tırsıyorum halen.

Buradan hemen 2'ye bağlayalım.

2. Bir takımın, kendi renklerinde Home formasından başka desende forması olmaz. Yani biz parçalı mı giyiyoruz, bizim çubuklu formamız olmaz. O renklerde sadece bir forması olur. Hemen basit bir örnekle olayı açıklamış olalım:Manchester United, bir gün Old Trafford'daki bir maçına, kırmızı-beyaz çubuklu formayla çıkarsa neler olur biliyor musunuz? Bitti. Daha da gerek yok.

Bizde bu işler hala daha oturmuş değil. Bir kısmını yukardaki maddede de yazdım. Hala her sezon parçalının yanına bir tane daha kırmızı veya sarı-kırmızı forma üretiliyor. Bu yanlış. Kökten yanlış. Ben böyle yazarken, bir yerlerde insanlar yeni kırmızı forma için "aa ne kadar güzel, hep bunu giysek" şeklinde cümleler geçirebiliyorlar kafalarından. Bir de ilave olarak sarı forma tutkunları var. Onlara da selam olsun.

3. Bir takım, evindeki bütün maçlarda , Home formasını giymelidir. Tamam, tanıtım amaçlı olarak 1, en fazla 2 maç başka bir forma giyilebilir -bu iş NBA'de çok güzel kurallandırılmıştır misal- ama en fazla o kadar. Sonra suyu çıkıyor. Mesele rakam da değil gerçi, işin bilincinde olmak. Yani ben emin olayım bu meselenin anlaşıldığından ve uygulandığından, isterse sonra maçların yarısında bilmemne mavisi forma giyilsin.

Bu konuda örneğe gerek var mı bilmem. Son 2 sezonu şöyle bir aklınızdan geçirin, her şeyi anlayacaksınız. Geçen sezon turuncu, bu sezon da mor forma talihli formalar. Tabii parçalı harici her forma bu akıbete uğruyor ama, genelde hani yeni ve görülmedik forma olduklarından, bunlar giyildi.
Yabancı büyük takımların bu konudaki tutumuna dikkat etmek de bu gerekliliği anlamada yardımcı olabilir.

4. Bir takım her sezon, Home forması haricinde, en az 2 forma daha üretmelidir. 2 tane away yani. Ve bunların biri açık, diğeri koyu renk olacak. Bunu 01-02'den beri az-çok yerine getirdik, ufak istisnalar hariç. Ama o 4. forma yok mu, sarı-kırmızı diğer forma. O her şeyi bozuyor işte.
Geçen sezon da siyah veya gri yerine turuncunun yapılması (güzel formaydı o ayrı) olayı bozdu.

Bizde açık awayin ne olduğu belli. Allahtan bir şekilde tarihten gelen bir beyaz geleneğimiz var da, hatta o formayla bir Avrupa kupası aldık da, o kontenjan otomatikman doluyor.
Koyu için de elimizde var bi'şeyler. Bu sezon mor da katıldı onların arasına. Başka renk gelir mi koyu away olarak, bilinmez.

xxx

Bu 4 madde işte, Galatasaray'ın forma ile ilgili halletmesi gereken konu başlıkları. Umarım bu dördünün de yerine getirildiği sezonlar, maçlar görürüz.

28 Ocak 2010 Perşembe

PARÇALIYA BİR DE YANDAN BAK

Belki normal insanların kafasındaki en son düşüncedir birazdan yazacaklarım. Yani Galatasaray "neden tam parçalı yapmalı"nın en son sebebi, çoğunuza göre birazdan yazacağım neden olabilir. Ancak iş formalara gelince, ben ayrıntıya çok dikkat ederim ve bence hiç de küçümsenecek bir neden değil.

Uzatmadan konuya gireyim. Bizim bu sezonki Parçalı formamıza, kırmızı şort da giydiğimiz zaman, hiç sağ kaleye hücum ederken baktınız mı ? Mutlaka bir devre bakmışsınızdır, eğer kale arkasında değilseniz. Forma aşağıdaki resimdeki gibi gözüküyor. Bunun sebebi formanın tam parçalı olmaması. Yani göğsün sol kısmı ile onun arka tarafında kalan sırt kısmı aynı renk. Ayrıca sol kol da sol gövdeyle aynı renk, tıpkı sağda olduğu gibi. Bir de altına kırmızı şort ve çorap giydik mi, bir taraftan takım tamamen kırmızı forma giymiş gibi gözüküyor. Ayrıca forma tamamen parçalı görünümden çıkıp, sarı rengi formada ezik bırakıyor, hem de bir asimetri yaratıyor. Parçalı formalarda en olmaması gereken şey asimetri. Formadaki sarı adeta yama gibi duruyor. Bu sebeple şortun kırmızı kullanımı büyük sorun. Beyaz şort olsa bile, gövdeye yandan bakınca tek renk duruyor.

BU SEZONKİ PARÇALI 2 YANDAN GÖRÜNÜŞ

Şimdi bu paragrafın aşağısındaki resme bakalım. İşte gördüğünüz tasarım "tam parçalının" yandan görünüşü. Nereden bakarsanız bakın, formanın sarı kırmızı olduğunu, hatta sarı kırmızı "parçalı" bir forma olduğunu kavrıyorsunuz. Çünkü göğüs ve aynı taraftaki sırt kısmının renkleri zıt ve aynı taraftaki kolun ön kısmının rengi göğüs rengiyle zıt, arka kısmının rengi, sırt kısmı ile zıt. Bu sebeple açı ne olursa olsun bu forma "Parçalıdır", bu anlaşılıyor. Biz zaten bu sebeple kendisine tam "parçalı deriz". Her açıdan parçalı... Ayrıca şortun beyaz kullanılması da simetriyi bozmaması, bir rengin diğerinin üzerine çıkmaması açısından oldukça önemli. Yani şortu kırmızı kullanıp sarıyı formada ezik bırakmıyoruz. Beyaz kullanıyoruz, böylece sarı da kırmızı da aynı değeri görüyor simetrik bir şekilde. Parçalının önemi kaybolmuyor.

TAM PARÇALI 2 YANDAN GÖRÜNÜŞ

3. bir parçalı türümüz daha var (bkz: aşağısı). Bu parçalıda aynı taraftaki sırt ve göğüs aynı renk, ancak o taraftaki kol önlü arkalı o taraftaki gövdeye zıt renk. Bu formada da yandan bakınca sorun olduğunu görürsünüz. Parçalı olduğu belli olmayan bir forma. Adeta Arsenal Home forması gibi bir görünümü var. Bu sebeple bu 3. tipi de kullanmasak iyidir, ancak bu sezon ki, tam ortadan bölünen, ilk anlattığım parçalıdan da iyidir. Şortun da yine beyaz kullanılması gerekliliği, daha doğrusu sarı kırmızıdan farklı renk olması gerekliliği, yukarıda ki diğer 2 formanın sebebiyle aynı. Maksat hiçbir ana rengi diğerine baskın kullanmamak.

98-99 PARÇALISI TARZI 2 YANDAN GÖRÜNÜŞ

Neden tam parçalı ve ana renklerle farklı (beyaz) bir şort kullanmamız gerektiğini açıkladım. Peki neden beyaz çorap değil, kırmızı çorap giymeliyiz. Bunun da tarihsel sebebi dışında, görsel bir sebebi var. İnsan vücudunun en uzun yeri bacaklarıdır. Dolayısı ile beyaz bir çorap giyildiğinde ve üzerine de beyaz bir şort giyildiğinde, belki metrekare olarak değil, ancak görünüşte vücudun çoğu kısmı beyaz renk içinde olur. Yani formaya karşıdan bakılınca sarı kırmızı rengin olduğu üst taraf daha kısa, beyazın tamamen hakim olduğu alt taraf daha uzun olur. Bu da formanın sarı kırmızı renklerini daha bir önemsiz kılar. Yani formanın ana rengi bir anda beyaz olur. Bu sebeple çorabın renginin de şorttan mutlaka farklı olması lazım. Bu durumda ya sarı, ya da kırmızı renk olmalı. Çünkü bir çorabın sarı, diğer çorabın kırmızı olması komik durur. O nedenle görsel olarak kırmızı daha çok yakışacağı için, kırmızı çorap olmalıdır (kırmızı çoraba, ufak sarı Adidas çizgileri eklenince de bu işi tamamlanır). Sarı çorap beyaz şortun altına iyi gitmez, koyu olmadığı sürece.

İşin hiç bu kısımlarına girmeden, direkt ilk formamızı örnek alarak, mutlaka ve mutlaka formamızın tam parçalı, beyaz şort ve kırmızı çorap olması gerektiğini zaten biliyoruz. Ancak bir de işin detay ve görsel kısmına bakın. O zaman da klasik formamızın, içlerinden en kusursuz olduğunu görürsünüz. Tarihimizden şaşmayalım, onlar en doğrusunu bulmuşlar 102 sene önce.

Manyak mıyım ? Belki. Ama önemli bir konu.

Not: İnsan tabi ki böyle kutu gibi bir varlık değil. Tam yandan bakıldığında kıvrımlar, diğer rengi de görmemizi sağlar. Ancak yine de simetrik olmayan görüntüler oluyor bu tip parçalılarda.

27 Ocak 2010 Çarşamba

"CESARET'İN" İLK SINAVI


Maçtan önce de dedim; Bu maçın formanın temasıyla uzaktan yakından alakası yok. Fasülyeden bir maç olacağı belliydi zaten. Ancak tanıtılalı 1 ay olmasına rağmen bir maçta giyme fırsatı yakalayamamıştık ve artık formayı sahada göre zamanı gelmişti. Bu sebeple bu forma seçimi oldukça mantıklı. Aslında ASY'de giymek daha güzel olurdu ilk olarak, ancak Antep ve hakem kurbanı olduk geçen gün.


Benim fikrim belli. Ben bir takımın 3rd formasının mutlaka o takımın ana renkleri ile alakasız olmasından yanayım. Dünyadaki büyük takımlara bakınca da zaten bu hep böyledir. Yani düz sarı ve düz kırmızı formaya ilk bakışta karşıyım. Ancak; Galatasaray her sene en az 4 forma çıkartıyor. Bu sene de bu böyle oldu. Home (parçalı) ve Away (beyaz) zaten artık klasik bizde. 3rd formamız da olması gerektiği gibi takımla alakasız bir renk. Yani formalar açısından her şey mükemmel. Fakat dediğim gibi 4 forma çıkartıyoruz her sezon. Yani bir 4th forma da olacak illa ki. Bu 4th formanın yine takımla alakasız bir renk olması çok saçma olurdu. Açıkçası ben de Galatasaray'a forma tasarlasam ve illa ki 4 forma yapsam, 4. formayı ya düz kırmızı, ya da düz sarı yapardım. Çünkü bu 2 renk de taraftarın sevgilisi ve oldukça satış potansiyeli var. Yani ilk 3 seçeneğim de düz sarı veya kırmızı olmasa da, 4th formada bu renklerin birinin kullanılmasına karşı değilim. Tabi neden illa ki 4 forma olması lazım tartışılır, ancak Galatasaray'ın bu sezonki güzel pazarlama stratejisinin bir meyvesi bu kırmızı forma.


Formayı anlatmaya gerek yok, hepimiz izledik. Muhteşem duruyor sahada. Kumaş seçimi onu daha bir elit göstermiş. Ben sahada duruşunu çok beğendim formanın. Ayrıca korktuğum başıma gelmedi ve bu formaya özel, parlak kumaştan kırmızı şort da yapılmış. 07-08 deki kırmızı formamızın fanı çoktur. Cesaret ise çok farklı bir tonda. Daha koyu bir renk ve parlak kumaşı görüntüsünü bir hayli etkiliyor. Sarı 3 çizgileri de çok yakışmış. Kısacası hem yakın hem de uzak çekimlerde kusursuz duruyor formamız. Eminim bu maçtan sonra satışı patlayacaktır. Tek falsosu beyaz fontu, ancak forma üzerindeki reklamlar da beyaz olduğu için o kadar uyumsuz durmamış. Bir de ülkerin kırmızı tonu iğrenç bir ton olduğu için, bu formaya bile gitmemiş.


Sonuçta her forma bizim, umarım bu forma bize uğurlu gelir ve güzel anılar bırakır.

"CESARET" İLE SAHADAYIZ


Bugün oynanacak, Türkiye Kupası son maçına Cesaret temalı formamızı giyip çıkacağız. Antep maçında Gaziantep'in tek formayla gelmesi sebebiyle başka bir maça ertelenen kırmızı formamızı, bugün ilk kez Ankaragücü deplasmanında giyeceğiz. Bu maç için pek cesarete gerek duymasak da, umarım güzel ve uğurlu bir başlangıç olur. Hem sahada nasıl gözüküyor bir görmüş oluruz. Maçtan sonra resimleri eklerim, 1-2 yorum yaparım.


Bu arada birkaç gündür transferinin kesin olduğunu bildiğimiz Giovani Dos Santos, nihayet resmi olarak açıklandı. Kulübümüzde 17 numarayı kimsenin giymediğini düşünürsek, Dos Santos 17 numarayı giyecektir.

edit: 30 numarayı giyecekmiş :)

26 Ocak 2010 Salı

GALATLAR ARMASI


2'dir bir konuya başlıyorum ancak anlatmak istediğim konunun içindeki ufak bir konu, gitgide büyüyüp esas konu oluyor ve ilk düşündüğüm konu kalıyor ortada. Bu sefer yine yazacaktım ancak daha başlığı yazarken yine aklıma bir şey geldi ve değiştirdim. Bu gidişle yazamayacağım, ya da yazsam da içindeki küçük konuları baştan yazdığım için kısa bir şey olacak. 3 seferdir yazamadığım konu, Galatasaray'ın son 2 sezondur formalarına yüklediği anlam. Bir ara yazacağım artık.

Şimdiki konu aslında ana konuyla, yani formaya anlam yüklenmesi ile oldukça alakalı. Ayrıca Lappapzade'nin yazdığı Farklı Logo vs... başlığından da esinlendim açık konuşayım. Bildiğiniz gibi sezon başı, forma kültürü ile ilgilenenler için müthiş, "has taraftarlar" için facia sayılabilecek, yani kimsenin nötr olmadığı, herkesin belli kutuplarda toplandığı bir forma tasarlandı. En kısa adının Mor olduğu bu formaya Majesty ve 2288 forması adı verildi resmi olarak.

Majesty formaya neden bu isimlerin verildiğini bilmeyen yoktur herhalde aramızda. Oldukça güzel bir proje hazırlanmış ve müthiş bir pazarlama tekniği kullanılmış bu formada. 2288 yıl önce Galatlardan gelen koskoca bir tarihi müthiş kullanmışız. Açıkçası ben en başından beri, formayı zaten çok beğensem de, bu tanıtım ve formaya yüklenen anlamı da oldukça başarılı buldum. Her formamıza anlam yüklemek ve bunun altından başarıyla kalkmak güzel bir durum. İşte bu genel olarak formalara yüklenen anlamları yazacağım bir ara. Şimdilik sadece mor formadan gidiyorum.


Galatlar efsanesi projesi sadece tanıtımla ve mor formayla kalmadı bildiğiniz gibi. Çadıra gittiğiniz zaman neredeyse yarısının mor renk ile donatıldığını görürsünüz. Atkılar, şapkalar, kravatlar (çok şık), tişörtler vs... onlarca çeşit mor ürün var. Adeta Galatasaray'ın 3. rengi olmuş storeda. Taraftarın gösterdiği ilgi de malum. Bu sene bu renk ve üzerine yüklenen anlam çok iyi iş çıkardı storeda.


Bir muhteşem özellik daha; Galatlar efsanesine bir arma kazandırarak mor renk ürünleri ayrı bir marka haline getirmek oldu. Bu paragrafın hemen üzerindeki arma işte bu Galatlar arması. 2288 yıl önce değil, bu sene başında tasarlanmış bir arma. Storeda, çoğunluğu mor renkli ürünler olmak üzere, onlarca üründe bu armayı görebilirsiniz. Bu armanın düşünülmesi, bir marka yaratılması çok güzel ve örnek bir başarıdır bana göre. Galatasaray bu tip bir olaya aslında geçen sene girişmişti. Bildiğiniz gibi Efendiler logosu yaratılmış ve özel seri bir takım ürünler üretilmişti bu arma altında. Bu sene ise Efendiler logolu ürünler daha bir genel kullanılmış, hatta Parçalı formamızın sırt kısmına bu armayı işleyip taraftarlara sunmuşlardı sezon başı. Aynı Efendiler arması ve markası gibi, Galatlar arması da bir marka oldu bu sezon. Sayısız üründe kullanıldı ve Efendiler'in ilk sezonunda olduğu gibi, özel seri olayına girişmeden direkt genel ürünlere işlendi.


Galatlar armasının bence tek eksik yanı formada kullanılmamış olması. Lappapzade'nin yukarıda bahsettiğim yazısında bir Roma örneği var. Roma 3rd formasına kendi armasını değil, sembolü olan kurt logosunu konduruyor (sadece 3rd formasında). Tamam, bu yenilik bizim için henüz çok erken. Yani armamızı çıkartıp Galatları koysak, cam çerçeve kalmaz. Ayrıca belki Avrupa maçlarında yasaktır bu tip bir olay. Ancak bu Galatlar arması ince ve güzel bir düşünceyle formaya işlenebilirdi. Mesela formanın kumaşının içine yüzlerce, sadece yakından bakıldığında görülebilecek bir sürü Galatlar arması işlenebilirdi. Ya da çok daha basit bir şekilde; Real Madrid'in bu sene göğsünün sağ kısmına işlediği Bernabeu stadının logosu gibi, formamızla aynı renk ve dikişle sadece bir silüet şeklinde görünen, mor renk bir Galatlar arması dikilebilirdi sağ göğse. Bence işte o zaman düşünülmüş bu muhteşem projede hiç bir eksiklik kalmazdı. Aynı şekilde, parçalıdaki Efendiler logosu da daha düzgün bir yere işlenseydi güzel olurdu, ancak yine ince bir düşünce.


Mor formanın bir daha tasarlanacağını düşünmüyorum. Bu sebeple yukarıda bahsettiğim durum olmayacak yakın gelecekte. Ancak Galatlar markasının ve mor rengin tek senelik olduğunu da zannetmiyorum. Bir forma üretilmese de, gelecek sezonlarda Galatlar armalı ürünler ve mor renk atkılar, şapkalar vs... mutlaka göreceğiz.

25 Ocak 2010 Pazartesi

DERBİ HOME FORMA İLE GÜZELDİR


Geçen gün Beşiktaşlı bir blog takipçisiyle mailleştik. Güzel bir sohbet oldu. Konuşmamızda formalarımız ve tarihimizle ilgili ortak bir görüşümüz oldu. Size de burada sorayım;

Galatasaray ve Beşiktaş bir maça çıkıyorlar. Beşiktaş siyah ağırlıklı baklava desenli formayı giyiyor, Galatasaray da beyaz formayı giyiyor. 90 dakika güzel bir mücadele oluyor. Sonra, ligin 2. yarısında ki rövanş maçına, Galatasaray parçalı formasını ve beyaz şortunu giyiyor, Beşiktaş ise bu sene henüz var olmayan düz beyaz formasını ve siyah şortunu giyiyor. Maç yine oldukça çekişmeli ve zevkli. Her iki maçta da şartlar ve şanslar tamamen eşit. Şimdi size soruyorum, hangi maçı izlerken daha çok keyif alırsınız ?

Tabi ki herkes ilk maçtan da, eğer kaliteli ise, oldukça zevk alır. Ancak bence çoğu insan, çoğu Galatasaraylı, çoğu Beşiktaşlı 2. maçı tercih eder. Neden peki 2. maçı tercih ederiz ?


Galatasaray ve Beşiktaş ilk kez 1924 yılında karşı karşıya gelmişler. Ayları bir kenara bıraktığımızda neredeyse 86 senedir bu iki büyük takım, 300'ü aşkın kez aynı sahada top koşturmuşlar. 86 yıl ! Bir futbol takımının ömrü 86 seneyi kaldırmazken, bu iki takım koskoca bir tarihi beraber yaşamışlar. Ancak Galatasaray ve Beşiktaş derbilerde Galatasaray ve Fenerbahçe kadar istikrarlı değiller. Yani 2 takım birbirlerine öyle çok da fazla Home formasını göstermiyorlar. Tarihte de bu böyle olmuş. Tabi 20-30-40-50'li yıllar fotoğraflar açısından pek parlak dönemler değiller. Zaten esas bu kısıtlı dönemlerde bu 2 takım Home formalarını giyip çıkmışlar derbilere. Daha sonra oldukça uzun bir dönem tek, tük maçlar hariç, Home formalar giyilmemiş. Zaten Beşiktaş uzun bir süredir Home formasını giymiyor. Galatasaray da beyaz şortu son 2 sezondur hatırlamış. Yani epey bir süredir derbiler formalar açısından tatsız geçmiş bu 2 takım arasında.


2007 yılında oynanan maçta, Beşiktaş uzunca bir süre sonra beyaz altına siyah şort ile çıktı. Galatasaray da üzerine parçalı formasını geçirdi, ancak beyaz şort kullanmadı. Bu eksiklik bile benim o maçı büyük bir zevkle izlememe engel olamadı. Oldukça mutlu olmuştum bu duruma. Neden ekstra bir mutluluk vardı içimde, çünkü alışık değildim.


Home forma bir takımın aslında en köklü tarihidir. Arması kadar önemlidir. Ne futbolcular, ne yöneticiler kalıcıdır bir takımda. Ancak Home forma hep vardır, 100 yılları geride bıraksak da. Yani bir takımın tarihini öğrenmek istiyorsak, mutlaka Home formasını da incelemek, araştırmak gerekir. Aynı şekilde bir derbi, hem o ülke futbolunun, hem de o 2 ezeli rakibin tarihidir. Geriye baktığımız zaman, 70 sene öncesine gittiğimiz zaman, bu 2 takım yine müthiş maçlar oynuyorlardı ve yine üzerlerinde Home formaları vardı. 60 sene öncesine gidersek yine bu 2 takım aynı Home formaları giyiyorlardı, 50 sene önce de yine aynı. O 10 yıllar burada yazıldığı gibi kısa dönemler değiller, koskoca bir tarihler. Bu takımlar geriye dönüp baktıklarında, hem kendilerine, hem de taraftarlarına saygılarından, geleneklerinden, kültürlerinden ötürü derbilere mutlaka ve mutlaka Home formaları ile çıkmalıdırlar.


Neden 100 yıllık bir derbiyi, Yani Galatasaray Fenerbahçe derbisini yazmadım buraya. Çünkü bu 2 takım genellikle Home forma kültürüne dikkat ederler derbilerde, özellikle son yıllarda. Hele Fenerbahçe kıskanılacak derecede sadıktır. Ancak Beşiktaş ve Galatasaray biraz geride kalırlar bu durumda, oldukça uzun süredir Home formalı derbilere hasretiz. 2007 yılında oynanan maçı ekstra bir zevkle izlememin nedeni işte budur. Home formaya gösterilen saygı, tarihine, hatta ülke futbolu tarihine gösterilen saygıdır. Home forma bir takımın en köklü tarihidir. Derbilerde Home forma giyilmelidir.

4. HAFTA TASARIMLARI YAYINLANDI

3 Haftalık aradan sonra 4. hafta tasarımlarını yayınladık. Tasarımlarını gönderen tüm tasarımcılara teşekkür ederiz ve gelecek haftalarda da kendilerini görmek isteriz. Ayrıca yeni tasarımcıları da ileride blogumuza bekliyoruz.

Tasarımlar, tasarımcıların ismine göre alfabetik olarak sıralanmıştır.

4. Haftanın 1.sini belirlemek için lütfen Ankete katılıp oyunuzu verin. Katılımcılara teşekkür ederiz

24 Ocak 2010 Pazar

100.000



Yaklaşık 11 ay önce açıldı bu blog. İlk 2 ay sadece koleksiyon vardı. Daha sonra, bizimle aynı hobilere sahip insanların varlığından emin olduğumuz için, bu ülkede de formalara gereken önemin gösterilmediğini düşündüğümüz için, ekipçe sazı sapından tutalım dedik 9 ay önce. Sizler de sağolun bu sazı çalan kişiler oldunuz. Bizleri yalnız bırakmayan tüm forma severlere sonsuz teşekkürlerimizi sunarız. Futbol ülkemizde çok konuşuluyor ve çok kaliteli onlarca blog zaten var. Biz kendi bildiğimiz yolda gitmek uğruna, sadece tek bir konu ve tek bir takım seçtik. Bu son derece kısıtlı blogda kendi çapımızda bir takım yazılar ve konular yazmaya çalıştık. Eğer sizler de beğendiyseniz bugüne kadar, ne mutlu bize.

Blog yaklaşık 2 saat önce 100.000 tekil ziyaretçi sınırını aştı. Ayrıca bu 9 ayda 314 bin küsür kez sayfalarımız görüntülenmiş. Hepinize sonsuz teşekkürler, nice 100.000 ziyaretçiye diyelim. Biz yine tek konu ve tek takım üzerinden, kendimizi bozmadan, amatörce yazmaya devam edeceğiz. Hepinize sevgiler...

GALATASARAY FORMALARI EKİBİ

BİR YARIŞMA VARDI NE OLDU ?


Ben mi bulamadım, yoksa unuttular mı ? GSStore resmi sitesinde bir slogan yarışması düzenlendi. Katılımcılar sloganlarını gönderecek ve kazanan slogan, Store'un ve kulübün korsan ürünlere karşı yapılacak kampanyalarında kullanılacaktı. Buraya kadar herşey normal. Ayın 15'ine kadar bütün sloganlar toplandı ve GSStore sitesine göre, ayın 20'si ile 27'si arasında bizler bu sloganların içinden beğendiğimiz slogana oy verecektik. Hala siteye girdiğinizde bu haber anasayfada büyükçe gösteriliyor. Hala 20'si ile 27'si arasında oylama yapılacağı söyleniyor. Ben aradım aradım oylama yerini bulamadım. Blog takipçileri anketleri sevdiğimi bilir. Anket açmayı da, oy kullanmayı da severim. Bu güzel slogan yarışmasında da oyumu kullanmak istiyorum. Ben mi bulamıyorum, yoksa bir hata mı sitede ? Şu linkten girin siz de bir bakın.

Şimdi haddim olmayarak bir Hıncal yorumu yapmak istiyorum. Burada sayısız kez korsan ürünlere karşı yazılar yazdık ve bazı çözüm önerilerimiz oldu. Hiçbir maddi kazancımız olmadan blogun her yerine GSStore bannerlarını koyduk. Kulüp bu slogan yarışmasını dikkat çekmesi açısından yapmış olabilir. İnsanlar bir yarışma olduğu zaman ilgi gösterirler. Güzel olabilecek bir uygulama, eğer unutmadılarsa. Ancak sloganlar bulunacağına, şöyle kolay akılda kalacak bir ihbar numarası alsalar ve bu ihbarlara ciddi şekilde eğilseler ve ciddi yasal tedbirler alsalar çok daha yararlı olmaz mı ? Mesela ben Eminönü'de bir dükkanda korsan forma görsem veya bir açıkarttırma sitesinde korsan forma görsem, bu numarayı arasam, oldukça ilgili bir çalışan benim ihbarımı değerlendirse ve gereken yasal önlemleri alsa, daha güzel olmaz mı ? Tamam belki kulübün bir numarasını, pazarlama A.Ş'yi arasak yine ilgilenirler, ancak sadece bu iş ile ilgilenecek bir numara ve ekip oluşturulsa çok daha yararlı olmaz mı ? Fenerbahçe bunu yapıyor ve ciddi anlamda korsan formalar piyasada bizimkinden az, hatta yok denecek kadar az. Fenerbahçe açtığı sayısız davadan maddi kazanç da sağlıyor kulübe. Bu ihbar hattı ile ilgili bir yazımız olmuştu. Mutlaka okuyun derim. Tıklayın. Kulübümüzün böyle bir projesinin de olduğunu umuyorum.


Benim favori sloganım halihazırda bir ara Store'un girişinde asılıydı.

KAR ALTINDA, KAR ÜSTÜNDE


Aslında kırmızı formamızı giyecektik bu maçta. Sebebi oldukça açık. Ali Sami Yen'de, tıpkı mor forma gibi, bu yeni formamızın da galası yapılacaktı. Olmadı. Sahaya çıkan takımı görenler oldukça şaşırmıştır eminim. Galatasaray maça beyaz forması ile çıktı. Lapa lapa kar yağarken, ayrıca zemin de beyaza bürünmüşken neden beyaz forma giymiş olabiliriz ?


Maç öncesi Bülent Tulun Gaziantep'in alternatif forma getirmediğini söyledi. Siyah rengin yanında kırmızı rengi de ağırlıklı olan formaya karşı, kırmızı formamızı giyemezdik tabi ki. Ancak Gaziantep sahaya çıkınca formanın çok az bölümünde kırmızı olduğunu, genel olarak simsiyah renk olduğunu gördük. Bu durumda kırmızı forma giyilebilirdi. Bir karışıklık olmazdı. Bence esas sebep hakemlerde bitiyor. Dikkat ettiyseniz hakemin forması bizim "cesareti" andırıyordu.


Galatasaray büyük takım, 4 formasını da getirmiştir stada. Hem de hepsinden en az 2'şer. Ancak Gaziantep ve hakemler arasındaki karışıklık yüzünden, Galatasaray giymeyi düşündüğü formasını giyemedi. Neden ? Şimdi hakemlerin 3 forması var. Kar yağışı altında açık renk formalarını stada getirdiklerini sanmıyorum. Yani düz siyah ve düz kırmızı 2 forma ile gelmiştir hakemler. Bilirsiniz, maçtan önce hangi formanın giyileceğini bildirirsiniz TFF'ye. Bir benzerlik, bir uyuşmazlık varsa maçtan önce değiştirilir formalar. Antep maça muhtemelen siyah formadan başka bir forma ile gelmedi. Sadece siyah forması olduğu için de hakem, siyah hakem formasını giyemedi. Hakem elindeki diğer formayı, yani kırmızı formayı giydi. Hakem kırmızı formayı giyince Galatasaray kırmızı formasını giyemedi. Mor rengin siyah ile karışacağı ve Parçalıdaki kırmızı yoğunluğunun hakem ile karışabileceğini düşünen hakemler bize beyaz formayı giydirdi. Bu tamamen benim yazdığım bir hikaye, ancak olmuş olabilir. Bu zincirleme olaylar sonucunda Galatasaray beyaz formasını giymek zorunda kaldı. Parçalı altına beyaz şort giyilebilir miydi ? Belki olabilirdi.


Aslında kendi sahanda misafir takıma forma seçtirtirsin, senin giyeceğin formaya göre, rakip ona uygun formayı getirir, hakem de ona göre giyinir, yani sen formanı rakibe göre ayarlamazsın evinde. Ancak Antep tek forma ile geldiği için, bizde tam tersi oldu. Gaziantep hakeme, hakem de bize forma seçtirdi sanki.

Bu arada mor formadaki GS Bonus reklamı düz beyaz iken, beyaz formamızda orjinal renklerindeydi. Yani GS + Bonus


Ayrıca şunu söylemeden geçemeyeceğim. Maç başlamadan önce içecek bir şeyler almak için markete kadar yürüdüm. 35 metre falan mesafe. Dondum, geri dönüp daha kalın bir şeyler giyip koşa koşa gittim. Bu havada 90 dakika boyunca Ali Sami Yen'i ısıtan o büyük taraftara ne söylesem az. Her biri çok büyük insanlar...

SENİN FORMAN BENİM HAYALİM


7 yaşında ilk Galatasaray formasını almıştı ilkokuldaki sıra arkadaşım. Babası almıştı daha doğrusu. Okula formasıyla geldiğinde hepimiz etrafına toplanmıştık, hayretle çocuğa bakıyorduk. Benim henüz bir tane bile Galatasaray formam yoktu. Çok hoşuma gitmişti, kıskanmıştım. Ancak anlam da verememiştim. Neden normal bir insan, futbolcuların maça çıktıkları bir kıyafeti üzerine giyerdi ki ? Açıkçası formalar hakkında tek bir şey dahi bilmiyordum o güne kadar.

Babam o zamanlar maçlara giderken, senede 2-3 maça da beni sokardı. Beraber geçerdik turnikeden, biletsiz zamanlarımdı. Maç boyunca da sadece 5-10 dakika sahayı görebilirdim. Gol olduğu zaman babam omzuna alırdı, futbolcuların sevinmesini izlerdim. Formaları, o zamanlar bir orada görmüşlüğüm vardı. O da 25-30 metreden. Futbolcuların üzerinde giydikleri kıyafeti arkadaşımda görünce bir hayli şaşırmıştım. Bende ki tek Galatasaray armalı şey kalem kutusuydu. Forma da ne demekti ?

Ne güzel ki o arkadaşımla hiç kopmadık. İlkokulda sıra arkadaşım olan adamla aynı liseye gittik, hala da en yakın arkadaşlarımdan biridir ve sürekli görüşürüm. Onun formasının aynısını, ben ondan tam 14 sene sonra internetten buldum ve aldım. Tabi ilk buluşmamızda hemen konuyu oraya getirdim. Dedim senin formandan buldum, hani o kaybettiğin formadan. Bu tabi 2-3 senelik olay.

Arkadaşım formasını 8-9 sene önce taşınırken kaybetmiş. Sadece bir kaç ay giydiği formasını bir kutuya kaldırmış ve 5 sene o kutuda, başka bir çok kıyafetle kalmış. Daha sonra taşınırlarken, o kutudaki pek çok kıyafetin küçüldüğünü düşünen annesi formayla beraber kutuyu birilerine vermiş. Yani o öyle düşünüyor, tam akıbetini bilmiyor formanın.

O forma şuan büyük ihtimalle parçalanmış ve bir temizlik bezi olmuş, ya da çöplükte yerin 5 metre altında, en iyi ihtimalle başka bir çocuk giyiyor. O, bizim 7 yaşındayken hayran olduğumuz ve benim formalar hakkında kafamda ilk kıvılcımı çaktıran forma, şuan nerede bilinmiyor. Ben 4 sene daha bekliyorum ilk formamı almak için. 11 yaşımda 98-99 füme formayı babam kapıp getiriyor eve. Üzerimden 2-3 ay çıkarmadığımı hatırlıyorum :). Şortu ve çoraplarıyla takım almıştı babam, bana büyüktü, ancak sokakta 2 top sektirmeye bile çıksam, çoraplarına kadar giyip öyle çıkardım.

Bazı olaylar hayatınızı tümüyle değiştiriyor. Yeni bir yol çiziyor yaşantınızda. Şimdi benim torunlarım bile Galatasaray forması toplayacak inş. ileride. Sebebi, sıra arkadaşımın o gün okula getirdiği forma. Geçen gün geldi "klasik formaları bulabilir misin bana" dedi. 7 yaşında onun forması benim hayalimdi, o hayalim benim hayatımı değiştirdi. Bir anlamda ben daha çok sahip çıkmıştım onun formasına, tam 16 sene önce. Ancak benim hayalime sahip çıkmayıp onu kaybeden adam, şimdi benim 16 sene önceki hayalimi yaşamak için benden yardım istiyor. Bence hak etmiyor :)

KOLEKSİYONERLERİN DİKKATİNE

Aslında satışı yapılan herhangi bir ürünün burada linkini vermiyorum resmi sitede olmadığı sürece. Takip edenler bilir, bir kaç özel durum olmuştu bugüne kadar. Çok yakın bir dostum ne yazık ki koleksiyonundaki 1-2 parçayı satmak zorunda. Eğer ilgileniyorsanız mutlaka bir bakın derim. Ben prensip olarak bende olan bir formaya teklif vermiyorum. Bence etik bir davranış değil koleksiyonculukta. Bu demek oluyor ki aradan çıktım :)


İlk forması 99-00 sezonu füme formamız. Hem de şortu ile birlikte. Görmek için buraya


Diğer forması da 01-02 sezonu Şampiyonlar Ligi maçında Hasan Şaş'ın giydiği ve üzerinden alınma beyaz forması. O forma için de buraya tıklayın

23 Ocak 2010 Cumartesi

"CESARETİ" İLK JO GİYDİ


Bu şeref ilk Jo'ya nasip oldu. Neill imza töreninde Cesareti giymemişti hatırlarsanız. Sadece elinde tutmakla yetinmişti. Jo ise bu formayı giyen ilk futbolcu oldu. Kendisine sonsuz başarılar dileyelim. Eminim sezon sonunda 9 milyon euroluk bonservisini de alıp kadromuza bu süper yeteneği katacağız.


Jo sırtında 32 numarayı taşıyacak.

22 Ocak 2010 Cuma

GELECEK SEZON FORMALARI TASARLANDI


Aslında daha 1-2 ay yazmayacaktım bu haberi. Çünkü taraftarların formalara olan ilgisini biraz olsun arttırmak, kendi formalarını tasarlamayı teşvik etmek amaçlı kurduğumuz bir tasarım blogumuz var bildiğiniz üzere. Sonuçta, belki kendi kulübüne ilham olacak formaları tasarlamak isteyenlerin şevkini kırmak istemezdim. Ancak tasarım bloguna olan ilgi sıfıra düşünce, sizlere yaklaşık 1 ay önce aldığım bir haberi şimdi yazayım istedim.

1 ay önce aldığım habere göre; Galatasaray tasarımcıları gelecek sezon formalarımızı çoktan tasarlamış. Yani gelecek sezon, hangi formaları giyeceğimiz şimdiden belliymiş. Adidas, kalıpları zaten çoktan belirlemiştir ve kulüplere göndermiştir. Yaklaşık 1-2 ay öncesinde de tasarımcılarımız formaları tasarlamışlar. Bu aldığım duyumu çok yetkili bir isimden almadım, ancak sağlam tanıdıkları olan birinden aldım. Yani bu habere kesin diyemiyorum, ancak doğruluğuna ben inandım açıkçası. Eğer kesinse, yani formalar çoktan tasarlanmışsa, kimse bize hikaye anlatmasın. Kulüpten kimselerin bizleri izlediği, tasarımcıları takip ettiği yok demek ki. Boşuna herkes kendi kafasındaki çizimleri hayata geçiriyor demek ki. Bazı forumlarda, bir tasarımcı oldukça güzel bir forma tasarlar ve yüzlerce bu işin meraklısı insan o forma hakkında aynı şeyi düşünürler. "Bu forma kesinlikle seneye takımımızda olmalı" derler. Sadece 1 tane değil, bir çok formanın böyle yüzlerce kişiyi başına çektiğini biliyorum. Çünkü takip ediyorum. Ortada bir tasarım olmasa bile, pek çok kişi takımımızda nasıl bir forma olması gerektiğini günlerce, aylarca konuşuyor. Aynı fikirdeki pek çok insan toplanıyor. Yani öyle 3-5 taraftarın kendi kafasına göre aldığı kararlar yok ortada.

Fakat eğer bu bana gelen haber doğru ise, kulüpten kimse formalar hakkında oluşturulan forumlarda, yapılan yorumları, çizilen tasarımları dikkate almıyor. Onlara bir şans vermiyor veya düşüncelerini önemsemiyor. Sessiz sedasız Kasım ayında gelecek sezon formalarını hazır ediyor. Umarım yanılıyorumdur ve biraz olsun bizi dikkate alıyorlardır. Bu sezonun formalarını tanıtırken Adnan Polat, "3rd formayı taraftarın oyuna sunacağız" demişti gelecek sezon için, bakalım bu olacak mı ?

Bu arada iyi gitmeyen bir başka konu da tasarım blogu hakkında. Biz kendimizi ne kadar çok dikkate alıyoruz ki, kulüp bizi alsın. Neyse o da başka bir günün yazısı olsun. Hele bir Pazartesi olsun da...

21 Ocak 2010 Perşembe

Parçalı Çubuklu

Biliyorsunuz, bizim esas formamız sarı-kırmızı parçalı olmasına rağmen, arada bir çubuklu forma yapılarak, home formamız çubuklu olur, olabildiğince de onu giyeriz. Bazen de hem çubuklu hem parçalı yapılır. Tabii bizde halen home forma-away forma olayı yerleşmediği için bunların hiçbir önemi yok. "Büyük Araştırma" isimli serimizde bu durumla ilgili rakamları görebilirsiniz.

Zamanında kim çubuklu giydirmişse bu takıma, ona da hörmetlerimizi sunuyoruz tabii. Ne güzel karman-çorman etmiş forma geleneğimizi. Ve bu şekilde tarihimizdeki tek Avrupa kupasını alırken bile maçlarda çubuklu ile sahadaydık. Finalde yırttık, Arsenal'in renkleri sayesinde.
Bizim bu durumun çözülmesi için bir önerimiz var. Bir forma giyeceğiz, hem parçalı, hem de çubuklu sayılabilecek bir forma. Madem çubuklu araya girecek, böyle girsin.



Bu formayı hatırlayacaksınız. 06-07 Barcelona Home. İlginç bir forma. Yani buna çubuklu da denebilir, parçalı da. Nasıl baktığınıza bağlı. 4 tane kalın çubuk kullanılmış olarak da bakabilirsiniz; aslında parçalı olup, koldaki kısımların biraz içeri kaçtığını da söyleyebilirsiniz.

Tabii bu forma hakkında bu cümleleri kurabilmemizi sağlayan, Nike'ın bu formada değişik bir çubuklu yöntemi uygulaması. Normalin aksine tam ortadan bir çubuk geçmiyor, çubuklar tam formanın ortasında ayrılıyor. Çubuklar da kalınca olunca, parçalıya yakın bir görünüm çıkıyor ortaya.

Böylece de ilk giydiği forma aslında parçalı olan, (aşağı bakınız) ama klasik forması çubuklu olan Barça, iki geleneksel formasını da bir araya getirebiliyor. Bu noktada, Barcelona'nın geçen sezon parçalı giymesinin sebebinin de, 2009 yılının, kuruluşlarının 110. yıldönümü olduğunu söyleyelim. Tarihlerinin en başarılı sezonunun parçalı giydikleri zamana denk gelmesi, hoş bir durum.



Bir yol daha var. Parçalının rolünü çalan bir formamız daha var, kırmızı düz. Bunun için de önerimiz var. Parçalının statüsü için endişeliyiz, ne yapalım. Anadolu kulüpleri gibi ana renklerimizde başka forma çıkarılıyor.



19 Ocak 2010 Salı

"CESARET" İLK NEILL'IN ELLERİNDE


Aslında yazının başlığına "Cesareti ilk Neill giydi" yazmak isterdim, belki imza töreninden sonra giymiştir, izleyemedim. Ancak resmi sitedeki fotolarda hep elinde tutmuş formayı. Yazın olsaydı çıkar, 2 top sektirirdi belki antreman sahasında. Dediğim gibi izleyemediğim için bilmiyorum belki yapmıştır. Her neyse, yine de bu formaya şuana kadar en yakın futbolcumuz, aramıza en son katılan isim oldu. Kendisine sonsuz başarılar dileyelim.


Bu arada Neill 12 numaralı formayı giyecek resimden anladığımız kadarıyla. Galatasaray'ın öyle bir kültürü yok, ancak Dünya'daki pek çok takım 12 numarayı taraftarın sayar ve futbolcuya vermez. 12. adam arkamızda mantığı. Ülkemizde ise Fenerbahçe uygular bu 12 adam meselesini. Ben açıkçası saçma bulurum bu uygulamayı. Kimse gidip "12 taraftar" yazan bir forma yaptırmaz, herkes beğendiği ismin ve numarasının veya kendi favori numarasını sırtına koyar. He 12 favori numarasıysa bilemem tabi.

Son bir not; formanın üzerine bir şey dökülmüş (bkz: ilk resim), belki ondan giymemiştir Neill :). He bir de formanın fontu tahmin ettiğimiz gibi beyaz renk.

18 Ocak 2010 Pazartesi

ŞORTA REKLAM ALDIK


TFF'nin sezon başında reklam alınabilecek bölgeler listesinde şortun sağ paçası da vardı. Bazı takımlar zaten sezon başından beri çeşitli firmaların reklamlarını taşıyorlardı. Galatasaray buraya alacak mı almayacak mı derken, dünkü maç bu tartışmalara nokta koydu.


Hepiniz dikkat etmişsinizdir dünkü maçta. Çünkü öyle küçük bir yazı değil, epey büyükçe bir reklam vardı şortumuzun üzerinde. Galatasaray, sezon başlarında Bonus Kart ile yaptığı anlaşma sonunda kendi adına bir kart çıkarttı. Amacı, o kart ile yapılacak her harcamada kulübümüze katkı sağlayabilecektik. Oldukça güzel proje tabi. Adnan Polat yönetimi bu sene bu tarz projeleri iyi düşündü ve sonuca götürdü. İşte, alınıp kullanııldığı takdirde kulübe katkı sağlayacağı düşünülen bu kartın reklamını, geçtiğimiz Denizli Belediyespor maçında şortumuzun sağ paçasına kondurduk.


Bu reklam için Bonus Kart'dan herhangi bir sıcak para aldık mı bilemiyorum tabi. Yoksa sadece kendi firmamızın reklamını kondurarak taraftarların ilgisini mi çekebilmekti amaç ? Eğer 2. seçenekse, bizim ülkemizde bu tip reklamlar ne kadar işe yarar tartışılır. Yani şorta kendi firmanın reklamını kondurarak ne kadar ilgi çekip, kulübe taraftarlar tarafından katkı gelmesini sağlayabilirsin ? Bence pek bir katkısı olmaz. Zaten bu şorta reklam alınacak söylentileri çıktığı zaman bir yazı yazmıştım zamanında. O yazının özeti de "sıcak para gelmeyecekse formayı reklam panosuna dönüştürmemeliyiz"di. Eğer bu GS + BONUS reklamından sıcak bir para almadıysak, ben pek memnun kalmadım açıkçası. Çünkü kimsenin şorttan etkilenip kendi takımının kendi markasına bir katkı yapacağını düşünmüyorum. Yapan zaten yapıyordur, yapmayan da yapmıyordur ki bizde yapmayan çoğunlukta ne yazık ki.

Ancak tabi ki ben bu işleri bilmem. Başımızdaki insanlar ise bu işin ustaları, koskoca işadamları. Vardır bir bildikleri, Hıncallık yapmayalım şimdi.

17 Ocak 2010 Pazar

"CESARETİ" İLK HANGİ MAÇTA GİYERİZ ?


Hep beraber düşünelim. Acaba Galatasaray ikinci yarıda giyeceği kırmızı (cesaret) formasını ilk hangi maçta kullanacak ? Buyrun siz de tahminlerinizi yorum kısmına bırakın.


Bu sene çıkan her forma gibi kırmızı formanın da bir teması var. Kırmızı formamızın, zorluk derecesi yüksek maçlarda, takımımıza ve biz taraftarlara cesaret vereceği öngörülmüş ve bu tip maçlarda kullanılacağı söylenmişti. Adı da zaten bu sebeple "Cesaret" olarak belirlendi. Aklımıza tabi ki ilk olarak Atletico maçları geliyor. 18 Şubat'ta ilk maçımızı Madrid'de oynayacağız. Bu maçta kırmızı formanın giyileceğini düşünmüyorum. Çünkü Atletico, her büyük takımın yapması gerektiği gibi, klasik formasını, yani "home" formasını giyecektir kendi sahasında. Kırmızı ağırlıklı bu formaya karşı cesaret formamızı giyemeyiz. İkinci maçı ASY'de oynayacağız ve bence cesarete oldukça ihtiyacımız olacak o maçta. Bu sebeple kırmızı formamızı bu maçta giyebiliriz çok büyük ihtimal. Tasarım konseptine oldukça uygun. Hem Atletico'nın simsiyah bir away forması olduğu için karışma gibi bir sorun da olmaz. Yani rövanşta "Cesaret" giyilir. Ancak o maç ilk maçı mı olur ?


Bana kalırsa kırmızı formamızı ilk olarak ligin 2.yarının ilk haftasında giyeriz. Bilindiği gibi mor formanın galasını da ASY'de yapmıştık. Yine Ali Sami Yen'de Gaziantep ile oynayacağımız 2.yarının ilk maçında kırmızı formanın galasının yapılacağını düşünüyorum. Belki konsepte aykırı, tansiyonu çok yüksek bir maç değil, ancak tanıtım açısından o maçta kırmızı formanın giyileceğini düşünüyorum. Benim tahminim budur. Buyrun siz de paylaşın.

AL, BİZE AYNEN OTURT


Sizi bilmem ancak ben koyu bir 3rd forma istiyorum gelecek sezon takımıma. Ancak mor rengi falan koyudan saymıyorum. Koyudan kastım; siyah, füme veya oldukça koyu kahverengi-gri tarzı bir renk.

Örnek olarak bu sene oldukça beğendiğim Liverpool forması; Gelecek sezon bu formanın kullandığı kalıp olmayacak Adidas'ın kalıpları listesinde. Kalıbı aslında bizim mor formamız ile aynı dikkat ettiyseniz.

Forma'nın rengine hayran kaldım açıkçası. Gerçi tam ne renk olduğunu anlamadım, anlayabilen yazsın lütfen. Siyah desen, tam siyah değil, sanki içinde biraz kahverengi tonu var. Formanın 3 çizgisi, Adidas logosu ve göğüs reklamı altın sarısı renginde. Bildiğiniz üzere sarı renk Liverpool'un tarihi away renklerindendir, ancak bu formada o sarı rengini değil, altın rengini kullanmışlar. Bu formaya zaten gidecek en mantıklı ton bu renk. Galatasaray da tıpkı Liverpool gibi kendi sarısını değil bu sarısını oturtabilirdi, sonuçta bu bir 3rd forma. Mor bile kullanıyorsak, sarıda hafif oynamaya bir şey denemez. Ayrıca kalıbın kesim yerlerindeki dikişleri kırmızı renk kullanılmış ki bize de ayrı bir yakışır.


Kısacası bu formayı ilk gördüğümde bir ah çekmiştim. Geçen Stoke City maçında giyince Liverpool bu ahım daha da bir büyüdü. Bazı formalar çıkartır bazı takımlar, size bir ah çektirirler, kıskanırsınız, biz neden düşünememişiz bu formayı diyerek üzülürsünüz. O tip formalardan çok fazla var bu sene, ancak bu Liverpool forması içlerinde en tepede olan.

Gelecek seneki 3rd formamızın bu renk olmasını ve bu ince sarı kırmızı dikişlerin kullanılmasını çok isterim ki, 3rd formada ana renklere karşı olmama rağmen. Aldığım duyumlara göre Galatasaray seneye bizi maziye götüren bir forma tasarlayacakmış. Benim aklıma gelen, bir füme renk formanın tasarlanması. 06-07'deki saçma gri rengi saymazsak uzun süredir doğru düzgün bir füme formamız olmamıştı. Hepimizin gönlünde taht kuran bir renk füme. Bugün çıkartsalar kimse yadırgamaz. Eğer seneye füme formamız çıkarsa şaşırmayın. Ben sevinirim açıkçası bir füme renk 3rd çıksa. Ancak bu Liverpool forması gönlümde hep bir yara olarak kalacak :) Bu renk ve tasarım tam bize göreydi çünkü.
Copyright © 2010-2014 galatasarayformalari.com - Tüm Hakları Saklıdır