Geçenlerde Youtube'da bir video denk geldi, söylemesi ayıp. Açtım. Bir baktım maç maç gidiyor. 1996-97 sezonunun hikayesi. Başlarda hoca dahil birkaç kişinin yorum veya demeçleri. Sonrası neredeyse tamamen maçlar. Bir kupa maçı ve Cumhurbaşkanlığı kupası hariç, 34 lig maçı. Goller falan. Hagi yeni gelmiş. Bir yerden sonra aklıma kayıt tutmak geldi. Belli bir zamandan önce, elde görüntü az olduğu için, toplamda ne giyilmiş-ne olmuş, tam bilmiyoruz, formalardan haberdar olsak da. Vaktiyle sağolsun Calibra o sezonu kaydetmişti bloga. O zaten giyme yoğunluğuna göre sıralamış. Ben de bu kez detayına girmiş olayım, biraz da yorum katayım.
Öncelikle eksikten başlayalım: Beyaz forma yok. Şortta tamamlayıcı olarak varlığını koruyan siyah hariç, sarı-kırmızıdan başka renk yok. Belki erken dönemler nispeten ama, yani bir sürü forma giyip bir tane beyaz olmaması... O sezonki lige bakınca, misal bu sezonda olduğu gibi üç tane sarı-kırmızı, iki de turuncu renklere sahip takım yok. Bu bir faktör olabilir; ama ligde Gaziantep, Gençlerbirliği, İstanbulspor, hatta Ç. Dardanel var. Fakat yerleşik forma kültürü olmadığı için, adam kendi evinde deplasman formasını giyiyor, sen de zorda kalmıyorsun.
Şimdi de hangi formanın kaç kez giyildiğine geçelim. Fotoğraf koymaya gerek yok, şurada hepsi var. Hattâ oradaki sırayla yazıyorum.
Parçalı: 13
Sarı: 8
Kırmızı: 5
Çubuklu: 4
Diğer sarı: 2
Diğer (düz) kırmızı: 2
Videoda yer alan diğer iki maç da, meşhur, penaltıları 18-17 biten Gençlerbirliği ile oynanan kupa maçı ve Fenerbahçe ile oynanan, ertelenmiş olan Cumhurbaşkanlığı Kupası maçı. Gençlerbirliği maçında sarı, Fenerbahçe'ye karşı ise parçalı giyilmiş.
Nerede ne giyildiği konusunda kesinlikle bir düzen yok. İçerde sarı da giyiliyor, parçalı da; o dönem için ilerici bir tasarım olarak sayılabilecek, üç şeridin sol taraftan dikine indiği kırmızı forma da. Hani son birkaç yılda yine o konudaki monotonluğu bozacak çözümler buluyor veya 90'ların tasarımlarını yeniden diriltiyor ya Adidas, bu da mesela orijinal bir çözüm. Yine giyse keşke birileri.
O formada sıradan Adidas görünümü dışına çıkılırken, ligin ikinci yarısında giyilen düz sarı ve düz kırmızılarda tam tersine, hem omuz ve kollarda, hem de koltuk altı ve yanlarda üç çizgi var. Duble yol. Bu formalar toplam 4 kez giyiliyor.
İşin içine şortlar da girince, kombinasyon sayısı da artıyor hâliyle. Parçalı, üç şortla da (siyah, kırmızı, sarı) giyiliyor. Az önce bahsettiğimiz kırmızı forma, sarı ve kırmızı şortla kombinleniyor. Çubuklu yalnızca siyah şortla giyiliyor ve o nostaljik görüntü korunuyor. Çorap açısından ise pek fazla farklılık yok. Neredeyse tamamen, şortla aynı oluyor.
Sezon boyu genelde kaotik giden tercihler görüyoruz. Arka arkaya giyme konusunda ise, bir tek ligin sonundaki 7 maçta parçalı giyerek bir seri ortaya çıkıyor. İlkinde kırmızı şort, en son 6 maçta da siyah şort giyerek, bir nevi, sonraki sezon için ortamı hazırlıyorlar.
Ayrıca bu sezondan itibaren, giyilen forma sayısı yavaş yavaş normale dönüyor. 1997-98'de de iki farklı set gördükten sonra nihayet 1998-99'da üç forma giyiyoruz ve daha da önemlisi ideal bir sete kavuşuyoruz ki bu, tarihimizde bir ilk.
Son olarak da, sezon sonunda muhtemelen Adidas için yapılan poster çekiminde ilginç bir şey fark ediyoruz. Hocaların üstünde, 1997-98 sezonu başında Ş. Ligi elemesinde Sion'a karşı içerde giydiğimiz beyazın uzun kollu versiyonunu görüyoruz. O dönemde yeni formaların önceki sezonun sonunda gelmesinin ihtimal dışı olduğunu düşünürsek, 96-97'nin ikinci yarısında bu beyazın da elde hazır olduğunu varsayabiliriz. O sezonun ikinci yarısında giyilmeye başlanan çubuklu ve o iki düz forma ile birlikte gelmiş olabilir. Ve bu formayı yalnızca adı geçen maçta giydiğimizi düşünürsek, belki de daha fazla görebilirdik o güzelliği.
1 yorum :
Bu parçalı ve 2012 2013 sezon parcalisi tarihin en iyi parcalisi
Yorum Gönder