Bu Blogda Ara

28 Kasım 2011 Pazartesi

AKILLI AYAKKABILAR

Ekim başında tanıtımı yapılan, Kasım başında ise ilk kez Messi ile sahalarla buluşan bu ayakkabı Galatasaraylı futbolcular tarafından da giyilmeye başlandı. Özellikle sarı forma kombinasyonunda çok güzel duran bu ayakkabı futbolcunun saha içindeki hızını, katettiği mesafeyi, attığı sprintleri, en yüksek hızını ve buna benzer özellikleri kaydediyor.

Bu yenilikle futbol ayakkabısını bambaşka bir noktaya getiren Adidas, dileyen müşterileri için iphone bağlantı seçeneği ile bu bilgileri sanal ortama da aktarmakta.

Büyük ihtimalle futbolcular bu özelliği pek kullanmaz ancak kendi özelliklerine, sahada ne yaptıklarına falan bakacaklardır mutlaka.

Ayakkabının kırmızı-sarı, siyah-turuncu olmak üzere Galatasaray forma kombinasyonlarına yakışacak iki renk seçeneği bulunmakta...


Milan Baros F50 adizero miCoach ile.. (Chip yuvası ayakkabının altında görülebilir)


Ayakkabı hakkında daha fazla ayrıntı ve tanıtımları için şunlara göz atılabilir;

27 Kasım 2011 Pazar

Sırtta Yardım Vakfı

Formalarda sosyal sorumluluk olayı başlıyor artık, her takım da buna dahil olmak istiyor. Bu haftaki Süper Lig maçlarına takımlar beyaz kurdeleyle çıktılar mesela, "kadına şiddete son" mesajı vermek için. Hoş uygulamalar bunlar. Ancak gözüme çarpan bir olay var. Barcelona göğsüne Qatar Foundation reklamı alınca, Unicef'i sırta atmak zorunda kaldı. UEFA abi de "kıramadı" tabii Barça'yı, bunu kabul etti. Reddettiğini düşünemiyorum zira karşılarına alacakları kurum Birleşmiş Milletler olacaktı. Bu durumu gören Chelsea de hemen "ben de sorumluyum" dedi. Ama merak ettiğim şey, aynı olay başka bir kulüple ve başka bir yardım vakfıyla yaşansaydı sonucu ne olurdu? Mesela 2009 2010 sezonunda Beşiktaş sırtında Kızılay ve Mehmetçik Vakfı reklamlarına yer verdi, ama Şampiyonlar Ligi'nde kullanamadılar. Beşiktaş bu reklamları sildirmemek için UEFA'ya başvurdu mu vurmadı mı bilmiyorum ancak her şekilde hayır cevabını vereceği kesindi UEFA'nın bana göre. Barcelona ve Chelsea örneklerinden sonra UEFA artık her kulübe bu konuda izin vermek zorunda kalmalı. Ama şöyle bir nokta var ki bana göre çok önemli: Atıyorum, yarın öbür gün Galatasaray sırtından o çirkin Ülker reklamını attı ve Filistin'in bağımsızlığı için çalışan bir yardım kurumunun reklamını aldı oraya. UEFA, Avrupa kupası maçları için kabul edecek mi bunu?

26 Kasım 2011 Cumartesi

İÇ SAHA FORMAMIZ SARI


Ben bunun olacağından korkuyordum. Geçen sene Çubuklu forma sansasyonel formamızdı, bu sene sarı forma en dikkat çeken formamız. Geçen sene çubuklu forma -hani çok abartılmamıştı ancak- iç sahada epey görmüştük. Bu sene ise Sarı tanıtıldıktan sonra bomba gibi bir giriş yaptı ASY Arena'ya.

Artık Arena'da parçalı formayı görmek zor, yeni iç saha formamız sarı. Halbuki güzel başlamıştık, parçalıyı geçen seneden beri iyi oturtmuştuk iç sahamıza. Bu sarı merakı nereye kadar gider göreceğiz. Fazla uzun sürmemesi benim şahsi dileğim.

Geçen hafta Sivasspor kendi sahasında siyah forma ile oynadı. Yani 3rd formaları ile. Bu sefer deplasmana iç saha formaları ile geldiler, biz bu sefer 3rd formamızı giydik. Şu ülkede forma meseleleri hakikaten saçma sapan.

Ufak bir dip not: Kollara takılan beyaz kurdeleler kadına yönelik şiddete dikkat çekme amaçlı, bu hafta bütün takımlar formalarına kondurdular bu kurdeleyi.

24 Kasım 2011 Perşembe

KADIN VOLEYBOL FORMALARI





Geçtiğimiz haftalarda kadın voleybol takımımızın parçalı formasını görmüştük Fenerbahçe maçında. Kolları bir kenara atarsak tam parçalıydı ki kollar yok zaten. Bugün oynanan maçta da beyaz ve kırmızı formamızı görme imkanı bulduk. Herhalde 3'ten fazla formamız yoktur deyip hazır taze görücüye çıkmışken paylaşayım istedim. Errea mükemmel işler çıkartmaya devam ediyor. Umarım uzun seneler boyunca voleybolda sponsorumuz olur. Adamları ayrıca tam parçalıyı bilmeleri ve renkleri doğru yerlere koymuş olmalarından ötürü tebrik ederim. Beyaz forma da şahane, çok beğendim. Çadırda satışa çıktı diyorlardı ama son durum nedir bilmiyorum.

23 Kasım 2011 Çarşamba

GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE FORMALARIMIZ ÇİZİM

Geçen sene 1905 ile 1960 sonlarına kadar geldiğimiz çizim serisine devam etme kararı aldık. Tabi bu süre zarfında yeni formalar keşfedildi, bazı formaların başka sezonlarda da kullanıldığını öğrendik vs... O sebeple emin olduğumuz 2000-2011 arasını şimdi koyacağım ve birkaç günde bir geriye giderek seriyi tamamlayacağım. 1905'ten başlayıp 60 sonlarına dayanan seri için TIKLAYIN. Bu son çizimler de oraya eklenecek. Çizimler Erdinç Çelik'e aittir. Bazı ince detaylar ise Emre Gültekin'den alıntıdır. 

Kaynaksız kullanmamanızı rica ederiz. Kaynaksız kullanıldığı takdirde resimlerin üzerlerine linkimizi yapıştırırız hiçbir özelliği de kalmaz ne yazık ki. Teşekkür ederiz.




















21 Kasım 2011 Pazartesi

FCN Blog'a Destek


Galatasaray Formaları Blog'u olarak dostumuz FCN Blog'a Turkcell Blog Ödülleri'nde destek veriyoruz. Sizler de FCN Blog'a oy vermek için kendi blogları üzerinden yönlendirilen linke tıklayarak oy verebilirsiniz. Daha detaylı bilgi ve oy verme işlemi için TIKLAYIN.

MUSLERA'NIN SOĞUK HAVA İLE İMTİHANI

Kimsenin dikkatini çekti mi bilmiyorum ama Muslera soğuktan korunmak için içine kırmızı içlik, altına da yeşil uzun tayt benzeri bir şey giymişti. Dikkatli bakınca diz kapaklarında Nike logosunu görür görmez içime kurt düştü ve hemen maç fotoğrafları beklemeye başladım.

Nike'ın Base Layer ürün gamında bulunan taytların hiçbirinde logo diz kapağında olmaz. Bunu çok iyi bildiğim için aklıma gelen tek şey tozluğunu çok fazla yukarı çekmiş olabileceği idi. Diğer ihtimalleri düşünmek bile istemedim.

Resimler haber sitelerine düşer düşmez hemen Muslera fotoğraflarını aramaya başladım ve şu manzara ile karşılaştım;

21 Kasım 2011 Beşiktaş Maçı


Maalesef eğer yanlış bir değerlendirme yapmıyorsam giydiği tayt değil ikinci bir tozluk. Muslera'nın siyah kısa taytını görebiliyoruz. Yüksek ihtimalle ikinci tozluğu bilekten kesip üst baldırlarını kapatarak giydirmişler. Böylelikle kısa tayt, kesilmiş tozluk, tozluk üçlemesi ile ilginç bir görüntüye şahit oluyoruz.

Tabi bu manzara Muslera'nın kendi şahsi isteği de olabilir. Vaktiyle Macar kaleci Gabor Kiraly'nin de pamuklu gri eşofman altları tercih ettiğini biliyoruz. Muslera'nın soğuk havada oynayacağı diğer maçları da izlemek gerekir. O zaman Muslera'nın seçimi mi, yoksa anlık üretilen bir çözüm mü biz de anlamış oluruz.

Gabor Kiraly

20 Kasım 2011 Pazar

Formalarımızda Armamız Bölüm 3

2001 2002 sezonundan 2007 2008 sezonuna kadar şövalye armaya zorunlu bir dönüş yaptık. Ancak 1950'lerde kullandığımız armadaki gibi fonu beyaz değil de siyah kullandık. Armanın çerçevesinin rengi formadan formaya farklılık göstererek bazen sarı, bazen de kırmızı oldu.

Beyaz fonu kullandığımız tek sezon yine 2001 2002. O sezonki beyaz forma ve gri kaleci formasında beyaz fonlu şövalye arma kullandık.

2001 2002 sezonunda 15. şampiyonluğu kazanmamızın ardından üçüncü yıldızı armamızın üstüne kondurduk.

2003 2004 sezonunda bir ilk yaşandı. Parçalı ve beyaz formalarımızda armayı ilk defa göğsün soluna, kalbin üstüne değil de ortaya koyduk.

2004 2005 sezonunun ikinci yarısı giydiğimiz 100. yıl formasında şövalye armayı değil de, klasik oval armamızı kullandık.

2006 2007 sezonunda yine armamızın konumunda bir ilk yaşandı ve bazı maçlarda arma sağ tarafta yer aldı.

2007 2008 sezonunda kiminin çok sevip kiminin nefret ettiği (benim gibi) siyah fonlu şövalye armamız terkedildi ve klasik oval armamıza dönüldü.

2010 2011 sezonunda armanın arka planına ufak ve parlak armalar konularak güzel bir tasarım yapıldı. O sezonki mercan formamızda armanın etrafında bulunan aslan desenleri de, armamızı süsleyen ilk desenler oldu.

2011 2012 sezonunda Nike'a geçişle, 2005'te adidas'la beraber geçtiğimiz armalarımızı üreten Lextra firmasıyla da bağları kopardık. Lextra görünüm olarak güzel, üç boyutlu diyebileceğimiz armalar üretiyordu ancak bunlar yapıştırma armalardı; dolayısıyla yıkanma sonucunda bu armalar dökülüyordu. Nike'ın yaptığı armalar daha basit ancak dikiş olması sebebiyle daha kaliteli ayrıca daha büyük.

19 Kasım 2011 Cumartesi

Formalarımızda Armamız Bölüm 2

1984 1985 sezonunda adidas'a geçişimizle oval çerçeveli armamız ön plana çıkmıştı. 80'lerin ortalarından 90'ların başına kadar formalarımızda bu oval armayı kullandık.

1987 1988 sezonunda armamızda "1905" kullanılmaya başlandı ancak tek tük maçlarda.

Yine 1987 1988 sezonunda Tanju Çolak'ın 39. golünü attığı maça takımımız o maça özel olarak ters bayraklı Metin Oktay armalı Çamlıca formalarla çıktı.

1990 1991 sezonunda 90'larda hakim olan yuvarlak çerçeveli armamız kullanılmaya başlandı. O sezon oval armamız da kullanıldı.

1991 1992 sezonunda Umbro'ya geçişle armalarımız için yine bir ilk yaşandı ve ilk kez çerçevesiz bir arma kullandık. G ve S harfleri de bayağı kalınlaştı.

1992 1993 sezonu ve takip eden sezonlarla Umbro'yla yuvarlak, oval ve çerçevesiz armalar kullandık. Umbro döneminde kullanılan çerçevesiz armalarda 1905 olurken, çerçeveli armalarda 1905 yoktu.

1993 1994 sezonunda, günümüzde de kullanabileceğimiz bir uygulama gördük. Takımımız bazı maçlarda şampiyonluk sayesinde verilen Türk bayrağı taşıma hakkını, Metin Oktay armasıyla kullandı.

Ama sadece öyle değil, yine yuvarlak çerçeveli bayrak ve yuvarlak armanın üstüne bayrak uygulamalarını da kullandık.

1995 1996'da adidas'a dönüşle yuvarlak arma kullanmaya devam ettik ancak arma çerçevesine kırmızı bir çizgi çektik. Bu sezonda 1905 yoktu armamızda. Bu kırmızı çerçeveyi de üç sezon kullandık.

1996 1997 sezonunda armamıza 1905'i ekledik ve temelli kullanılmaya başlandı.

1997 1998'in ikinci yarısı Türkiye ligi maçlarında da kullanmaya başladığımız beyaz formada bazı maçlar oval ve sarı çerçeveli arma kullandık. Takip eden üç sezonda da bu armadan vazgeçmedik.

2000 2001 sezonuna geldiğimizde Türkiye'de "yıldız uygulaması" başladı. Biz de Türkiye Ligi maçlarında armamızın üzerine beşer şampiyonluğu temsil eden iki adet yıldız koyduk.

Digiturk Reklamı

Digiturk Web TV bu reklamı mailime atmış. Benim blogda paylaşmamın sebebiyse, bu resmin ülkemizde forma kültürünün gelişme gösterdiğinin kanıtı olması. Düşünün; dokuz on sene önce böyle bir reklam yapılacak olsa, büyük ihtimalle Beşiktaş için çubuklu veya siyah, bizim içinse yine çubuklu veya kırmızı forma kullanılırdı. Çünkü bu iki kulübün asıl ve değişmemesi gereken formaları olan parçalı ve beyaz formalar o dönemde geri plandaydı. Ama şimdi iki takıma da baktığımızda orijinal formalarına geri dönüyorlar. Gerçi bu ülkede böyle formayla ilgili bir reklam hazırlanması hala beni heyecanlandırabiliyorsa, bu da bir ilerlemedir.

Resimdeki yanlış, Melo'nın çorabının kırmızı değil de beyaz olması. O da Digiturk'un değil, kulübün hatası. Bir de armamızda 1905'in siyah değil de beyaz yazılması var.
Copyright © 2010-2014 galatasarayformalari.com - Tüm Hakları Saklıdır